29 Mart 2011 Salı

2012 Yolunda Hayata Dönüş 2-0


2012 yolunda alınan Almanya ve Azerbaycan mağlubiyetleri sonrasında ümitlerimizi ve hayallerimizi 2014 için yapmaya başlamıştık ki Belçika ve Avusturya'nın kendi aralarında oynadığı maçlar sonunda bir takımın her iki maçı da almaması sonucunda azda olsa tünelin sonunda bir ışık bizim için belirmişti. Her zamanki gibi turnavanın ortasında oynadığımız ya tamam ya devam maçlarından birisi için Avusturya karşısına çıktık.

Takım kurgusuna baktığımızda artık bu takım için Hiddink'in takımı diyebiliriz hem diziliş olarak hem de sahada yer alan oyuncuların geçmişle çok fazla bağlantısı kalmamış durumda. Özellikle takımın orta sahasına baktığımızda gerçekten herkesi heyecanlandıran bir kapasiteye sahip burada önemli olan konu bu kapasitenin ne kadar sürede sahaya yansıtılacağı. Benim bu maç öncesi düşüncem orta sahada yer alan üçlünün Mehmet Topal - Selçuk ve Nuri'den oluşacağı yönündeydi ama Hiddink'in seçimi Selçuk - Nuri ve Mehmet Ekici'den oluştu. Benim alternatifimde Nuri kendi takımında oynadığı bölgede oynayarak daha çok verim alınacağını düşünüyordum ama sahadaki dizliş nedeniyle Mehmet Ekici'nin arkasında ve Selçuk'a daha yakın olarak sahada yer aldı. Bu pozisyonda ondan beklediğimiz verimi alamamıza neden oldu. Hiddink'in seçiminde basın toplantısında da söylediği gibi takımı atağa çıkaran oyuncuların Mehmet Ekici ve Arda olmasını tercih etti. Arda her ne kadar sol önde yer alsada maçın büyük bölümünde Burak'ın arkasında ve gol bölgesinde oynadı bu durumda sabit oynayan Avusturya savunmasında sıkıntılar yarattı.
Rakibe hem pres yapan hem de kaptığı topu düzgün bir şekilde oyuna sokan orta saha kurgumuz ile maça etkin bir şekilde başldık. İlk yirmi dakikada takım pozisyon buldu hem de oyunun hakimiyetini elinde tuttu zaten bu süre içinde golü de bularak skor avantajını da kendi lehine çevirdi. Ancak bu periyoddan sonra Avusturya'nın sahadaki etkinliği arttı. Bu dönemde bu baskıyı yememizin en önemli nedeni en uçta oynayan oyuncumuz Burak'ın kendisine gelen topları oyunda tutarak orta saha ile paylaşması yerine hucüm için kullanması da etken oldu. Avusturya'nın ikinci yarıda da benzer baskısının devam etmesi nedeniyle Hiddink doğru bir değişiklik ile Burak'ın yerine Semih'in girmesi ile bir miktar Avusturya baskısını önleme yoluna gittik. Semih'in girişi ile takımın sağ kanadının geliştirdiği mükemmel bir atak ile takımın ikinci golü geldi.
Burada bir parantezde Serdar Kesimal'a açmak gerekli, o da takımdaki birçok oyuncu gibi futbol altyapısını Almanya'da almış bir oyuncu. Sezon başından beri sergilediği iyi futbolu dün akşamda sahaya yansıttı, Servet ile iyi bir ikili oluşturarak maç boyunca rakibe hemen hemen hiç pozisyon verilmemesini sağladı. Hiddink'i de bu seçimi nedeniyle tebrik etmek gerekiyor.
Şimdi işin başında batırdığımız işi düzlüğe çıkarmak için yapmamız gereken ilk aşamayı tamamladık, ikinci adımda da Haziran'da Belçika'yı yenerek yapmamız gerekiyor.

21 Mart 2011 Pazartesi

Temiz Bir Sayfa


Bu aralar işlerin yoğunluğu, blogspotun kapatılması derken blogu bayağı bir boşladık. Aksi gibi bu süre içinde de bayağı olaylar oldu Dayı gitti, kaptan geldi iki derbi kaybettik derken kendimizi toparlayıp tekrar yazmaya başladık.

Öncelikle Schuster'in gidişi benim açımdan doğru bir karar değildi ama özellikle medya ve iş bilmez idareci baskısı nedeniyle olay dönüşü olmayan bir yola girmişti yine de Schuster giderken de Schuster'liğini yaparak kapıyı arkasından çekti ve çıktı gitti. Sonuç olarak Beşiktaş'ın başında kalmasını istediğim bir hoca idi ama iş buraya geldikten sonra söylenecek çok fazla bir şey de kalmıyor.

Takımın başına sezon sonuna !!! kadar Tayfur Havutçu geldi. Futbol oynadığı dönemlerde hırslı kişiliği ve ısırdığı dili ile hatırladığımız Tayfur Kaptan teknik adam portresinde bambaşka bir kişilik sergiliyor. Saha içine geldiğimizde de kadronun mevcudiyedi açısından geçmiş haftalardaki yapıyı korudu ama sahadaki değişiklikte küçük gibi gözükse de etkisel olarak büyük bir değişikliğe gitti. Geçmişte Schuster'in oynattığı üçlü orta sahayı geride Necip - Ernst önlerinde ve forvete daha yakın Guti ile oluşturdu. Bu dizilişin takıma iki önemli katkısı oldu, Ernst ve Necip takımın savunma gücüne büyük katkı yaparken, Guti enerjisinin büyük bir kısmını gol bölgesinde harcamaya başladı. Tayfur hocanın kullandığı bu diziliş aslında ligimizin en geçer akçe dizilişi ancak kadroda yer alan kişiler bakımında bu ligte bu formatı en iyi oynabilecek takım Beşiktaş.
Burada özellikle Necip'e ayrı bir parantez açmak gerekli, Beşiktaş maçlarını çıplak gözle izleyenler bir sonraki maçta top rakip takımın ayağındayken özellikle Necip'e dikkat etsinler, bu çocuğun önsezileri inanılmaz gelişmiş, rakibin attığı her kritik topu veya atak girişimini olması gereken yerde bulunarak engelliyor ve topu kaptıktan sonra en kısa sürede en doğru adama vererek takımın atağa çıkmasını sağlıyor. Bunun en güzel örneği Quaresma'nın getirip Almeida'ya attırdığı ikinci golde ilk pas Necip'e ait. Necip rakip atağında bulunması gereken en doğru yerde olup topu kapıyor ve Quaresma'ya mükkemmel bir top atıyor sonrasında da Beşiktaş'ın kontra atak gölü geliyor.
Beşiktaş'ın Kayserispor maçına ramen çözmesi gereken en büyük problem en uç forvet noktasında. Almanya ligini takip edenler çok iyi biliyorlar ki Almeida'nın Kayserispor maçında sergilediği performans Almeida'nın bir yüzü, diğer yüzü ise daha önceki maçlarda sergilediği performanslar. Ne yazık ki kendisinin bir sürekliliği ve standartı yok, o nedenle Portekiz Mill Takımı ve Werder Bremen'de oynadığı dönemlerde sürekli olarak onun yerine bir alternatif arayışı içinde olunuyor. Öte yandan son dönemdeki performansı ile Bobo'da bu mevkinin garanti oyuncusu olmaktan çok uzak bir performans sergiliyor, zaten Bobo'nun hiçbir zaman sezonun tamamında belli performansın üstünde sergilediği oyuna şahit olmadık. Bu nedenle önümüzdeki dönemde bu takımın çözülmesi gereken en önemli sorunlarından birisi de defanstaki oyuncu kalitesizliği olduğu kadar gölcüdür de.

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...