30 Eylül 2009 Çarşamba

Kargaları Takip Etmeyen Adam



Merhabalar,

Konuya farklı bir noktadan girmek istiyorum, hepimizin profosyonel hayatında yaşadığı bir olgudur, gitmek istiyene dur demiyeceksin. Dolayısıyla sezın başında Mustafa Denizli'nin Yıldırım Demirören'e yaptığı ziyaret sonrasında Sayın Demirören'nin Mustafa Denizli'yi yanaklarından öpüp yeni bir teknik kadro için arayışa girmesi lazımdı. Tabiki geçen sezonunun çifte kupalı takımının sezon öncesi yaşadığı tek travma Mustafa Denizli'nin gitmek isteyişi değildi. İhtyiaç açısından doğru bir tespit ile başlayan Mehmet Topuz transferinin skandala dönüşmesi de Yıldırım Demirören için ikinci bir şok oldu. Konu bu olaylarla kapanmış olsa belkide hepimiz için yeterli olacaktı ama Sayın Demirören Topuz transferini unutturmak için bu sefer geçen sezon hemen hemen hiç oynamamış Nihat'ı hem de bu kadroda hiç koyacak yeri olmadığı halde transfer etmek istemesi olayları iyice içinden çıkılmaz bir noktaya getirdi. Sayın Demirören Nihat'ı almak için gösterdiği çabayı sezon başında Delgado olayını çözmek ve onun yerine iyi bir alternatif yaratmak için gösterse en azından bugün gelinen noktaya ulaşılmamış olacaktı diye düşünüyorum. Kaldı bu sorun son dakika da çözülmeye kalkılarak tartışmalı Tabata transferine neden oldu. Bu kadar yanlışdan çıkacak tek doğru seçime katılacak delegelerin tüm bunları hatırlayarak Sayın Demirören'in seçmemesi olur. Ama genel olarak balık hafızalı bir toplum olduğumuz için muhtemelen seçim zamanı hiç bu konular hatırlanmayacaktır.

Mustafa Denizli kendisinin eleştirilmesine hiç ama hiç tahammul edemiyor, bu tip girişimlerde kendi geçmiş kariyeri nedeniyle eleştirilere cevap vermeme hakkının olduğunu belirtiyor. Mustafa hocanın atladığı önemli bir nokta var. Bir insanın geçmiş kariyeri o kişinin bulunduğu göreve gelmesi için bir yeter koşuldur. Görevin başına geldiğinden itibaren insanlar o an için yaptıklarıyla konuşulmalıdır. Geçmiş başarı ve tecrübesi sadece o insana tanınacak tahammül kredisini arttırır. Dolayısıyla bugün geldiğimiz noktada Sayın Denizli geçmiş başarılarını gündeme getirmek yerine takımın mevcut durumdan kurtulması için çözümlerini konuşmak zorundadır. Ancak karakter olarak herhangibir eleştiriye tahammülü olmayan bir kişi olarak kendisine sorulan haklı sorulara bile cevap vermekten kaçınmaktadır. Şahsi fikrim olarak mevcut takımda eleştirilmesi gereken bir çok nokta var.

Sezona kötü bir başlangıç yapan Rüştü'yü oynatmakta neden ısrar ediyor. Kaldi ki Rüştü'nün yerine görev yapan Hakan oynadığı her maçta belirli bir seviyeyi tutturmuş durumda. Sağlıklı olduğu her maçta form durumuna bakılmadan Rüştü'ye kalenin teslim edilmesi Hakan içinde büyük bir yıkımdır. Sonuç olarak iki kalecinin yaşlarına baktığımızda Hakan'nın Rüştü'nün yerine oynaması en doğrusudur.

Geçen sezon savunmanın her iki kanadında da başarı ile görev yapan Ekrem Hayyam Dağ'dan ısrarla orta saha oyuncusu yapılmaya çalışılması bir başka skandal bir tercihtir. Sezon başında bu bölge için transfer edilen oyuncu Fink yedek klübesindeyken onun yerine Ekrem'i oynatmak gerçekten tartışılması gereken bir karardır. Sahaya baktığımızda bir çok pozisyondan Sayın Denizli'nin devşirme oyuncu tercihleri görülebiliyor. Aslında stoper olan İbrahim Kaş sağ bek, sağ bek oynaması gereken Ekrem orta saha oynuyor. Dün akşam çıkan onbirde oyuncu değişikliği yapmadan Sivok - İbrahim Kaş ve Ekrem'in yerlerini değiştirsek bence çok daha verimli bir oyun ortaya konulabilirdi. Tabiki Sayın Mucit Denizli'ye bu soruyu sormanın ve neden bu tercihi yaptığının cevabını almak mümkün değil. Tüm cesaretinizi toplayıp bu soruyu sorsanız bile kendisi cevaba Monoco zaferinden başlayacaktır. Sevgili Denizli yukarıda da belirttiğim gibi geçmişi ile yaşayan insanların bir gün tarih olmaktan başka şansıları yoktur. Eğer gerçekten başarılı olmak istiyorsan her zaman yarını düşünmelisin.

Geçen sezon sonunun en başarılı oyuncusu Bobo'nun geldiği durum hem Demirören'nin hemde Denizli'nin ortak çalışmasıdır. Bir tanesi onu gördüğü herkeze satmaya çalışarak bir diğeri takımdan dışlıyarak takım en değerli oyuncusunu bu hale getirmiştir. Bugün geldiği nokta ile Bobo ne transfer edilebilir ne de oynatılabilir durumdadır.

Son bir notta maçı anlatan sayın emektar İlker Yasin ile ilgili. "Ağlamak istiyorum" , "hem gol hem penaltı" gibi Türk maç spikerliğinin en çok hatırlanan anonslarının yaratıcısı dün de iki efsane cümle kurdu. Bunlardan birincisi ilk yarının sonunda Sayın Denizli'ye kızgın bir şekilde "Mustafa , Mustafa Denizli nedir bu takımın hali" diye seslenişi bir diğeride Ekrem'in golünden bir dakka sonra "Evet sayın seyirciler Beşiktaş 671 dakikadır gol atamıyor" demesiydi. Sayın İlker Yasin'nin aklı sanırım oynanan maçtan çok Beyaz Moskova Gecelerindeydi :)

Sevgiler,

28 Eylül 2009 Pazartesi

Yeni Transerler

Selamlar,

Ligimizin 7. haftasını tamamladık. Önce Ankaraspor - Ankaragücü olayı , 2 büyük takımın birisinin 7'de 7 diğerinin 7'de 6 yapması, geçen senenin iki kupalı şampiyonun tarihinin en kötü başlangıçlarından birisin yapması derken bayağı haraketli bir sezon başı yaşadık. Ligin bu haftası itibari ile sezon başında bir sürü paralar ödenerek yapılan transferleri değerlendirelim isterim. Ben yapılan transferleri 4 grupta topladım;

Cuk Oturanlar
Andre Santos (Corinthians) Bence daha gösterdiğinden daha fazla performansı var. İleryen dönemde göreceğiz.
Mustafa Sarp (Bursaspor) Futbolda çapa olmanın kuralı herhalde adının Mehmet olmasından geçiyor.
Leo Franco (Atletico Madrid) Taffarel'den sonra Galatasaray aradığı 1 numarayı buldu.
Abdul Kader Keita (Olympique Lyon) Galatasaray maçlarına gidip Metin Tekin'e olan özlemimi bir nebze durduran insan.
Labinot Harbuzi (Malmö) İlhan Cavcav'ı bir kere daha kutlamak lazım. Bu sefer esmer değil ama olsun :)


Göze Çarpanlar
Darius Vassell (Manchester City) Attığı 2 golle kalitesini ortaya koydu. Açıkçası ve Ceyhun ile birlikte çok daha fazla performans bekliyordum.
Mile Jedinak (Gençlerbirliği) Geç kaldığı takıma 2 asist ve 1 gol ile iyi bir katkı sağladı. antalyanın orta sahasında ki ciddi bir boşluğu doldurdu.
Matteo Ferrari (Genoa) Bu sene çok kötü oynayan takımın tek çabalayan oyuncusu.
Turgay Bahadır (Kayserispor) Kayserispor'da da şans bulduğu dönemlerde iyi performans sergiliyordu. Ama bence Sercan ile daha iyi bir ikili oldular.
Andres Mendoza (Peru) Kesin küme düşeceği düşünülen Diyarbakır'ın sezona iyi bir başlangıç yapmasını sağlayan adamlardan biri.
Mehmet Yılmaz (Ankaragücü) Bir dönem her uzun oyuncuya yakıştırdığımız Hakan Şükür'ün varisilerinden biri. Bu sezona iyi başladı. Ben Mehmet Yılmaz'dan hep daha iyi şeyler beklemiştim ama bir türlü olmadı.
Serdar Kulbilge (Kocaelispor) Kocaeli'nde yaşadığı travmayı atlattı. Bence potansiyeli yüksek bir kaleci tam Gençlere göre.
Cristian Oliveira (Corinthians) Galiba yeni Aurello.
James Troisi (Gençlerbirliği) Sayın Kafkas futbolun sadece koşan adamlarla olmıyacağını bir anlasa Troisi Kayseriye bambaşka bir hava katacak.
Jimmy Dixon (Malmö) Entresan bir golcü Manisa'ya ikinci bir Holosko etkisi verebilir.
Drago Gabric (Hajduk Split) Henüz gerçek potansiyelini ortaya koymadı ama yineden iyi parıltılar sergiledi.


Olsada Olur Olmasada
Ümit Karan (Galatasaray) Youla ve Mehmet Yılmaz'ın performanslarından çok ötede duruyor. Sanki Galatasaray'dan değil Gençlerbirliğin'den gelmiş gibi.

Nereden Çıktı Bu Adam
Nihat Kahveci (Villarreal) Mevcut durumu ile hem takımın düzenin bozdu hemde eski gücünde olmadığı için fayda sağlayamadı
Michael Fink (Eintracht Frankfurt) geçen sezonun sonunda ki cisse ernst ikilisinin performansından sonra zaten işi çok zordu. Beklenen verimi bir türlü alamadı. Demek ki napıyormuşuz sadece bonservisi elinde diye oyuncu almıyormuşuz.
İbrahim Kaş (Getafe) Ligin başlamsından çok kısa süre önce geldi. Hazırlık maçlarında ki iyi performans gösteren Erhan'nın yerine geçti ama bir sezon oynamadığı için beklentilerin çok uzağında. Ayrıca bence kesinlikle sağ bek oynayamaz.
Bülent Uygun (Sivasspor) Buraya Sivas'ın tüm transferlerini koyacaktım ama onların yerine kadroyu dağıtıp yeniden kurma yoluna giden, bu arada iş futbolcularda değil bende havasını veren sayın hocamı koymak daha iyi düşündüm.

6 Eylül 2009 Pazar

Ankarasporgücü'nde İkinci Perde



Gökçekgiller ve Cemal Aydın'nın şark kurnazlığına Futbol Federasyonundan ciddi bir uyarı geldi. Federasyon aşağıda detayları bulunan talimatnamenin 18. ve 76. maddeleri gereğince her iki klubede ihtar cezası verdi. Ankaraspor tarafından beklenen şirket hisselerinin 3 gün içerisinde Ankaragücü yönetiminde bulunana insanlarla organik bağı olmayan kişilere devredilmesi. Hiç şüpheniz olmasınki 3 gün içerisinde doğustan Ankaraspor'lu !!! ve yüreği ona hizmet etmek için yanıp tutuşan kişilere devredilecektir !!! Bu olay bir kez daha bize gösterecek ki kurallar ve kaideler ne olursa olsun işin başındaki üç - beş kişi her trülü sorunu kendi yönetemleri ile aşarak isteklerini gerçekleştirecekler. Açıkçası ben federasyonun verdiği ihtar cezasının şeklen olduğunu düşünüyorum. Eğer uygulamaya yönelik bir ceza vermeyi düşünselerdi transferin son üç gününde takım değiştiren 6 Ankaraspor futbolcusuna lisans çıkarmazlardı yada bu konu açıklığa kavuşana kadar lisanslarını askıya alırlardı.

Sonuçta hepimiz bu orta oyunun Ankaraspor'un al değiştirmesi ile biteceğini sanırım tahmin edebiliyoruz.

18. MADDE
TFF üyesi kulüpler ve birlikleri, üyelikleri ile ilgili bütün kararlarını herhangi bir dış kurum veya kuruluştan bağımsız olarak kendileri alırlar. Bu zorunluluk, kurumsal yapılarına bakılmaksızın bu üyelerin hepsi için geçerlidir.

76. MADDE
Hiçbir gerçek veya tüzel kişi (holding şirketleri ve grup şirketleri de dahil) herhangi bir müsabakanın veya turnuvanın dürüstlüğünün tehlikeye düşmesine neden olacak şekilde birden fazla kulübün veya grubun kontrolünü elinde bulunduramaz.

17. MADDE
1- Gerçek veya tüzel kişiler, aynı ligdeki birden fazla kulübün hakim hissedarı veya yönetim kurulu üyesi olamazlar.

2- Çoğunluk hisseleri veya yönetime hakim hisseleri aynı gerçek veya tüzel kişilere ait kulüpler, aynı ligdeki müsabakalara iştirak edemezler. Bu şekildeki kulüplerden birinin sportif başarısızlığı sonucu bir alt lige düşmesi halinde, bu kulüpler aynı ligdeki müsabakalara iştirak edebilirler.

TFF'NİN RESMİ AÇIKLAMASI
Türkiye Futbol Federasyonu Yönetim Kurulu, bugün Kayseri'de yaptığı toplantıda MKE Ankaragücü Kulübü'nün 30 Ağustos tarihindeki olağanüstü Genel Kurulu'nda alınan kararlar sonucu, Ankaraspor A.Ş. ile arasında ortaya çıkan ilişkinin sportif rekabeti engelleyici nitelikte olduğunu saptadı.

TFF Hukuk Kurulu'nun yaptığı incelemeler doğrultusunda oluşturduğu raporu görüşen Yönetim Kurulu, mevcut durumun TFF Statüsü'nün 18 ve 76. maddeleri ile TFF Kulüp Tescil Talimatı'nın 17. maddesine aykırı olduğunu belirledi. Söz konusu aykırılıkların giderilmesi için MKE Ankaragücü ile Ankaraspor A.Ş. kulüplerine ihtarname gönderilmesine karar verdi.

Yönetim Kurulu, çekilen ihtarnamede MKE Ankaragücü Genel Kurulu'nda bu ihlalin ortaya çıkmasına neden olan kararların 3 gün içerisinde ortadan kaldırılmasını ya da Ankaraspor A.Ş. hisselerinin sportif rekabeti engellemeyecek ve kamu vicdanını tatmin edecek şekilde 3. kişilere devredilmesini istedi.

Yönetim Kurulu, ihtarnamede, bunlar yapılmadığı takdirde ilgili kulüplerin Futbol Disiplin Talimatı kuralları gereğince Disiplin Kurulu'na sevk edileceklerini ve adil oyun düzeninin sağlanabilmesi için Ankaraspor A.Ş.'nin, tedbiren müsabakalara alınmayacağını bildirdi.

1 Eylül 2009 Salı

Ankaragücü'nde Neler Oluyor



Ankaragücü takımı üç büyüklerden sonra 100. yılını kutlayan ilk futbol klübümüz. Geçen sene Cemal Aydın'nın başkanlığı bırakmasından sonra dışarıdan bakan hiç kimsenin çözmediği bir dizi olay Ankaragücü'nde yaşanmaya başlandı. Önceleri geçen sezonun sonunda Ankaragücü veya Ankaraspordan birisinin kime düşerek diğeri ile birleşeceği iddaları ortaya atıldı. Her iki takımda küme düşmeyince bu sefer sezon arasında bu iki takımın birleşeceği ve ligin gelecek sene 17 takım ile oynanacağı senaryosu üzeine bir sürü konuşmalar yapıldı. Federasyon kesin bir dille bunun olmamıyacağını belirterek tartışmalara son noktayı koydu. En son geçen hafta tatışmalı Ankaragücü'nün kongresinden sonra ismen olmasada Ahmet Gökçek'in başkan seçilmesiyle perde arkasında fiilen Ankaraspor ve Ankaragücü birleşti. Federasyon tam bu noktada tartışmalı kongre için soruşturma başlatmışken transferin son üç gününde Ankarasporun ilk 11'de genellikle oynayan 6 futbolcusu Ankaragücü'ne geçti. Ankaraspor ile Ankaragücün de yaşanan bu olaylar gerçekten bize özgü bir olay. Her zamanki gibi yasal engellemeler ve kurallar karşısında tüccar çakkalığımız ortaya çıkarak bölye bir çözüm üretildi. Daha onbeşgün önce birleşmede adı geçen takımın futbol şube sorumlusu kimliğinde ki zat diğer klübe önce yıldırım hızıyla üye sonra da başkan yapılıyor. Sırf bu olay bile bizde bazı şeylerin yerine oturmadığını göstergesidir. Dünyanın hiçbir yerine elinde yetki olan insanlar karşılarında ki halkı salak yerine koyarak vu uygulamayı yapmazlar. Ankara Büyükşehir Belediye başkanı olmadan adını sanını kimsenin duymadığı Melih Gökçek şu anda süper ligin iki takıma amborgo koymuş durumda ve işin en acıklı yanı bu tiyatro sahnelenirken Türkiye Futbol Federasyonu dahil hiç kimse ağızını açıp bu olaya müdahale etmiyor. Şike vermıdır, teşfik primi veriliyorum gibi konuları aylarca yıllarca işleyen skor medyası göz göre göre yapılan Türk fıtbol tarihinin en büyük kara lekesi hakkında dişe dolunur tek kelime etmiyor. Federasyon kongrenin tartışmalı olduğu bir klübe 3 günde alınan 6 futbolcunun lisansını nasıl veriyor. Bunları gördükten sonra insanın bu ligi seyretmiyesi geliyor. Daha düne kadar her yerde hak, hukuk, adelet diye bas bas bağıran Cemal Aydın'nın Ahmet Gökçek yönetimine 15 adamını soktuktan sonra neden sesi çıkmıyor. Son bir ayda bu iki takım arasında gerçekleşen bu olaylar ancak bizim gibi üçüncü dünya ülkelerinde olur, biz sadece lafta kendimizi Avrupa'nın gözde ligleri arasına sokarız fiiliyatta değil.

Yapılan kongre sonrasında oluşan yönetimin dağılımı;

Ahmet Gökçek grubundan 15, Cemal Aydın grubundan 15 ve Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu’ndan (MKE) iki kişi olmak üzere 33 kişiden oluştu. Başkan Ahmet Gökçek’in başkanvekilliklerini Mehmet Kemal Ünsal ve Serdar Özersin yapacak. Sarı lacivertli kulübün yeni yönetimi ilk yönetim kurulu toplantısını ise bu akşam gerçekleştirecek. Ankaragücü’nün 33 kişilik yönetim kurulunda Başkan Ahmet Gökçek’in grubundan Nuri Elibol, Tekin İpek, Mehmet Nükte, Faruk Kalyoncu, Hüseyin Arslan, Levent Çamur, Hüseyin Kocabıyık, Nadir Koç, Yavuz Bulut, Mustafa Akan, Necdet Kuzu, Mehmet Ercan, Avni Kavlak, Ayhan Atalay ve Ekrem Sarısu yönetime girdi.

Onursal Başkan Cemal Aydın’ın grubundan Mehmet kemal Ünsal, İbrahim Kısacık, Serdar Özersin, Mehmet Ural, Sidar Tunca, Bekir Çakan, Abdullah Bozdayı, Mehmet Türkmen, Serdar Bekdemir, Erdal Şanlı, Kamuran Yazıcı, Mehmet Narin, Kaan Geçit, Mustafa Özçelik, Engin Su yönetimde yer aldı.

MKE’den Sayit Demirci ve Ahmet Sarı’da yönetim de görev isimler oldu.

30 Ağustos 2009 Pazar

Beşiktaş 0 Gaziantep 0



Tüm maç boyunca gözlerimiz Beto üzerindeydi, ne de olsa seneye Bobo'yu 5 milyon dolara satıp 7 milyona onu alacağımız için alıcı gözle izleyelim dedim. Şaka bir yana maç yazısına Tabata ile başlamak lazım. Gaziantep Beşiktaş'dan önümüzdeki 3 sene için tüm transferleri için yeterli kaynağı sağlamış durumda. Şehrin girişine sanırım Yıldırım Demirören'nin heykelini dikeceklerdir herhalde. Bu transfer Delgado'nun ameliyatının hemen sonrasında MAKUL bir bedele gerçekleşseydi geçen senenin en verimli 10 numarasına hiç kimse bir eleştiri getiremezdi. Ancak ödenen para da sezon başında yaşanan puan kayıpları ve yaklaşan şampiyonlar ligi maçlarının büyük etkisinin olduğunu düşünüyorum. Tabata'nın takıma yapacağı katkıya geldiğimizde geçen sene Yusuf'un yaptığından daha az olacağını düşünmüyorum.

Cumartesi gecesi TV'den yayın olmamasına ramen federasyonunu maçı Cuma gününe alması enterans bir nokta deyip federasyona göndermemizi yaptıktan sonra maça geçelim. Aslında yavaş geçen ilk yirmi dakika dışında Beşiktaş gölü üretmek adına oldukça arzulu ve istekli oynadı. Golü yakalabilecek pozisyonlarda bulmasına ramen bir türlü sonuç elde edemedi. Özellikle Serdar Özkan'nın üretken futbolu takımın karşı kaleye gitmesini kolaylaştırdı. Serdar Özkan'ı mükemmel oynadığı Şerif maçlarından beri ilk kez bu kadar pozitif gördüm, tek eksiği sonuna kadar getirdiği işin tamamlayacak son hamle eksikliği.
Bu sezon sıklıkla Erhan'ı görmeye alıştığımız sağ kanatta yeni transfer Kaş'ı gödük. Açıkçası İbrahim'in koskoca bir sezonu bomboş geçirdiği çok belliydi. Daha otuzuncu saniyede maçın başladığını idrak edemeyip arkdasına kaçırdığı adam yüzünden maça Beşiktaş 1 - 0 geride başlayacaktı. Geçen hafta oyunu son bölümünde dahil olan Rıdvan'nın Erhan'nın yerine oynaması daha doğru olacağını düşünyordum. Zaten Ekrem'in ve Toroman'nın iyileşmesi ile forma yüzü bulamıyacak Rıdvan'a bu şansı tanımak gerektiğini düşüyorudum. Ama Mustafa hocanın doğası gereği herkezin düşündüğünü düşünmemesi gerekiyor.

Mustafa hocanın bu sene denediği ile 4'lü için sakatların acil bir şekilde takıma dahil olaması gerekiyor. Geçen seneki organizasyondan farklı olarak Ernst ve Fink'in önündeki dörtlü devamlı olarak yer değiştirerek pozisyon arıyor. Son zamanların moda deyimiyle organize kaos yaratmaya çalışıyorlar. Ama bu sistemin kesintisiz olarak devam edebilmesi için özellikle 60. dakikadan itibaren yedek klübesinden beslenmesi gerekir. Yusuf ve Bobo'nun iyileşmesi ve Tabata'nın takıma dahil olmasıyla bu taktiği daha etkin bir şekilde sahaya yansıtacaklarına inanıyorum. Mustafa hocanın bu taktiğinde Nobre'nin yeri anca maç henüz kopmamışsa son dakikalarda ki yaratılacak karamboller olacaktır. Bunun dışında Nobre'ye sıkca forma vereceğini sanmıyorum. Batuhan'ın bile alacağı görevleri Nobre'den daha faydalı olacaktır. Bu taktik değişikliğle yeterince hazırlık maçı yapmayan takım aslında oynadığı maçlarda bu eksiğini gideriyor. Ve bence her maç daha da iyi oluyorlar. Tek eksik kaleye sokamadıkları top :)

24 Ağustos 2009 Pazartesi

Genclerbirligi 0 Besiktas 0



Ingilizlerin klasik bir sozu var `Ilk alti hafta da sampiyonlugu kazanamassiniz ama kaybedersiniz` Besiktas oynadigi ilk uc macta bunu basarmak yolunda emin adimlarla ilerliyor. Aslina bakarsaniz Mustafa Denizli bu seneye transfer sezonunda buyuk yaralar alarak basladi. Hocanin kafasinda ki sablonda bu sene icin Mehmet Topuz ve Gokhan Zan bulunuyordu. Gokhani Galatasaray`a Topuz`u Fenerbahce`ye kaptirinca yabanci kontenjanindan bir oyuncuyu defansa kullanmak zorunda kaldi. Belki de Zan kalsa gorev Zapo`dan dogacak bosluk ile ucuncu bolgeye iyi bir takviye yapilacakti. Bu durumda hem Topuz hem de yeni transfer ile gercekten guclenmis bir Besiktas karsimizda olacakti. Bu arada ilk uc haftada hic forma sansi bulamayan Topuz, Besiktas`da simdiden sezonun en sevilen ismi olurdu. Oynanan maclarda ki kisir futbola bakilinca Besiktas icin gercekten aranan bir isim haline geldi. Aslina bakarsaniz su an icin Genclerbirliginin yeni transferi Harbuzi bile bu takimin orta sahasinda rahatlikla forma sansi bulabilir.

Bu orta saha sikintisi icinde Ugur Incemana ozel bir paragraf acmak istiyorum. Antalya macinda oyuna girdiktikten sonra yaptigi pozitif katki ile bana acabami dedirtti ama Cumartesi gunu oynadigi futboldan sonra kesinlikle kararimi verdim Ugur`da Besiktas icin gercekten bir hayal kirikligi.

Bu kisir ve uretkenlikten uzak takimda Mustafa hocadan beklentim maca Ismail ve Ridvan ile baslamasiydi. Ilk yarida her ne kadar yaptigi ortalar isabetsiz olsada Erhan`in yaptigi bindirmelerde sans bulmasi en azindan takimin pozisyon uretebilmesi icin tek sansinin kanatlar oldugunu kanitlar cinsdendi.

Tabiki bir paragrafida Nobre`ye acamadan gecemiyecegim. Cok sevgili 2.2 milyon euroluk hucum oyuncumuzun bize en faydali olacagi yer stoper olarak degerlendirilmesi gibi geldi. Top teknigi pozisyon alisi ve gol pozisyonlarini onleyisi acisindan super ligin goz dolduran stoperlerinden birisi olmaya gercekten aday Mert Nobre. Hem de bu ozelliklerin yaninda Turk pasaportuda var :)

Besiktas`in gelecek vaadetmeyen bu futbolunu gordukten sonra bize Sampiyonlar liginde sansli bir kura cekmesini dilemekten baska birsey kalmiyor. Aksi takdirde Mustafa hoca Fenerbahce ile yakaladigi sifir basarisini egale edebilir.

18 Ağustos 2009 Salı

Nobre İle Ve Nobre'siz


Beşiktaş geçen senennin şampiyonu olarak seyirci açısından ilginç olan iki maç ile sezona başladı. Sezonun ilk maçında İBB dışında kimsenin futbol oynamak istemediği Olimpiyat stadında başladı. İkinci maçında da İnönü sezonunu seyircisiz olarak açtı. Bu iki seyircisiz maç ile sezona başlamak aslında görüldüğü kadar kolay değil. Bu iki maçtan bence minimum kayıpla çıkmıştır.

Mustafa Denizli sezon öncesi yaptığı az sayıda hazırlık maçini sezonun ilk maçlarında telafi etmek istiyor. Bu nedenle orta alanda Fink - Ernst ikilisi ve forvette Nihat'la başladığını düşünüyorum. Kadroyu bu şekilde oluşturmasının nedenin şampiyonlar ligi için hazırlık olduğnu düşünüyorum. Sezonun ilerleyen maçlarında özellikle görece zayıf takımlara karşı İnönü'de bu ikili ile oynamıyacağını düşünüyorum. Altı kişilik yabancı kontenjanını bu şekilde kullanınca ileride Nobre'yi kesinlikle oynatmak zorunda kalıyor. Nihat'ın gelişi ile ileri dörtlü geçen seneye göre farklı olarak sabit olamak yerine biribileri arasında yer değiştiriyorlar bu druumda Nobre en uç yerine alternatif bir yere geçtiğinide değil pozisyon yaratmak arkadaşlarına pas bile veremiyor. Çünkü mevcut kısıtlı yetenekleri buna imkan vermiyor. Aslında bütün sorun yukarıda da belirttiğim gibi yabancı kontenjanından kaynaklanıyor. Özellikle İbrahim Toroman'ın iyileşmesi ve Sivok'un yerine Ferrari'nin partneri olmasıyla ilerideki ideal Holosko - Bobo - Nihat üçlüsünün daha uzun süre birlikte oynayacağını düşünüyorum. Mevcut kadroya bakıldığında ileride ki dörtlü için en iyi alternatif Tello(Yusuf) - Holosko - Bobo - Nihat olarak gözüküyor.Zaten yapılan değişiklikler ve son yirmi dakikadaki fizik üstünlük birleşince takım çok daha efektif gözüktü.

Mevcut kadro bu şekilde değerlendirildiğinde lig için yeterli olacağını düşünüyorum. Ancak Şampiyonlar ligi ve lig de oynanacak derbileri düşündüğümüzde girilecek kısıtlı pozisyonlardan mutlaka yüksek yüzde ile çıkmak zorunda aksi takdirde bu maçlardan puan alması çok zor gözüküyor.

Bu arada sezon öncesi düşüncelerimde Erhan'nın ilerleyen dönemde çok fazla forma bulacağını düşünmüyordum ama Pazartesi oynadığı futbolla özellikle Ekrem ile o bölgede ciddi bir rekabete gireceğini düşünüyorum. Sevgili Nobre'nin kalecinin kafasına nişanladığı topta yaptığı bindirme gerçekten etkileyiciydi.

Burada bir paragrafta Nobre'ye açmak istiyorum. Bugün gazetelerde ve TV de izlediğimiz bir çok yorumcu Nobre için inanılmaz özverili oynuyor ve takım için herşeyini sahaya koyuyor diyor. Zaten Nobre bunlarıda yapmasa başka bir özelliği kalmayacakki. Bence hiç bir forvet oyuncusunun en önemli özelliği özverili oynuyor olamaz. Bir defans oyuncusu veya ön libero için bu özellik önemli bir yetenek unsuru sayılabilir ama bir golcünün temel özelliği özverili olması sayılamaz. Nobre'nin son zamanlarda girdiği pozisyonları şöyle bir gözünüzün önüne getirin; hemen hemen hepsinde kaleciyi nişanladığını hatırlayacaksınız. Bu aslında yeteneksiz golcü özelliğidir, yetenenkli bir golcü bu tip pozisyonları maçta bir kere bile yakalasa kaleye sokmak zorundadır. Bu nedenle Nobre benim için BJK takımınını forveti olamaz. Doalyısıyla BJK'ın en bu sezon için en büyük derdi Nober'nin yerine alternatif bir Türk bulamamasıdır. Gerçi böyle bir alternatifimiz var ama herhalde kimse onunu nerede olduğunu bilmiyor.

20 Temmuz 2009 Pazartesi

Beşiktaş : 1 Catania :1



Beşiktaş Catania maçı ile yeni sezona merhaba dedi. İlk hazırlık maçı olmasına ramen ciddi bir rakip seçilmişti. Mustafa Denizli kendine has teknik direktörlük tarzına yeni bir yorum getirerek takımı yurt dışına kampa götürmedi ve sadece üç (eğer gruptan çıkamazsa, tabi bir de gruptan çıkılırsa ne olacağını kimse bilmiyor:)) hazırlık maçı ile sezona başlangıç yapacak. Rabiki konu Mustafa hoca olunca vardır bir keramet diyerek yorum yapamıyoruz.

İlk yarıda mücade eden takım yaratıcılık yönünden oldukça kısıtlıydı. Hal böyle olunca İtalyan usulü bir ilk yarı yaşandı. Tabiki her taraftar gibi benim gözlerim yenilerin üzerindeydi. Yeniler içinde en çok göze batan tabiki İsmail Köybaşıy'dı. Açıkçası İsmail hem Beşiktaş'ın hem de milli takımının uzun süre sol kanadında amborgo koyacak gibi gözüküyor.




Alışıla gelmiş beklere göre gerçekten yumuşak bilekleri var. Yaptığı bindirmeler de iyi ortalar yapabiliyor. İkinci yarı önüne yusuf'un gelmesi ile birlikte gerçekten tehlikeli bir kanat ikilisi olacaklarını gösterdiler. Beşktaşın bu sezon on numara eksikliğinde en etkili hücum gücü bu ikili olacak gibi gözüküyor.


İlk yarı Fink - Ernst - Uğur'dan oluşan üçlü mücadele gücü yüksek top kazanan ancak kazandıklarını yeterince faydalı kullanamayan bir üçlüydü. Gerçi Uğur'un bir - iki bireysel bindirmesi, Ernst ve Fink'in birkaç ikiye birleri ile geleceğe dönük parıltı verse de akılda kalan bir girişimleri olamdı, uğur'un kaleci ile karşı karşıya kaldığı pozisyon dışında. Uğur bu pozisyondan sonra oyundan iyice düştü. Sanırım bu sene de son peryiodların oyuncusu olacak. Uğur bana aslında potansiyeli olan ama onu bir türlü kullanamayan oyuncu imajı ciziyor.


Potansiyelini kullanamayan bir başka çakma starımızı da Serdar Özkan. Serdar kardeşimiz aslında bazen üzerine takım kurulacak haraketler yaparken bazen de aynı haraketi halı sahada yapsa bir sonraki hafta çağırmıyacağınız arkadaşınızın performansını sergiliyor. Topla çok çabuk, özellikle takibi sol köşede yakaladığında rahatlıkla geçebilen ama attığın çalımdan sonra yapabildiği orta oranında 10'da 1 istatisliğini tuturan potansiyel yıldızımız. Kendisi potansiyel yıldızlıktan gerçeğine bir türlü dönüşemedi, kendisi her kamp döneminin yıldızı olup ligin ilk maçlarında gerçekten iyi performans gösteriyor ama sonrasını hepimiz biliyoruz.


Erhan Güven'e gelince açıkçası Rıdvan ve İbrahim Toroman varken sağ bekte oynamasını beklemiyorum. İlk yarıda Erkan Zengin'i frenliyen kişi oldu. Erkan bir çok pozisyonda ikiye bir kaldıklarında Erhan ili doğru kuruguyu yakalamıyadı. Bu noktada hata büyük ölçüde Erhan'daydı. Mustafa hoca Erhan'ı yedek stoper olarak kullanabilir.


Erkan'nın daha fazla şans bulması gerektiğine inanıyorum. İyi bir tekniği ve oyun görüşü var. Teke tek kaldığında adam eksiltebiliyor ve orta yapabiliyor. Bu iki özellik kanat oyuncuları için olmazsa olmaz. Ancak onun mevkisinde Holosko ve Nihat ver onları geçip forma bulması zor gözüküyor. Ancak rotasyonda bu sene geçen seneye göre daha fazla forma şansı bulabilir diye düşünyorum. Mustafa hocanın ondan özellikle Fortis Türkiye Kupasında faydalanacağını düşünüyorum.


İkinci yarı yaratıcı ayakların oyuna girmesi ile ileri uçta daha iyi organizasyonlar izledik. Mustafa hoca eğer transfer yapılmazsa ki öyle gözüküyor o bölgede Tello'yu kullanacak. Bence başarılı olabilir kaldıki geçen sene Delgodo'nun yokluğunda Tello bu görevi gayet iyi üstlendi. Bu noktadaki tek problem Tello'nun fizik kondüsyonu. Dayanıklılığını arttırsa bence başarılı olur.




Aslında Beşiktaş'ta gözüken en büyük problem Bobo. Bobo'nun kafasının karışık olduğu her halinden belliydi. Açıkçası beraber oynadığınız ve sizden potansiyel olarak daha alt seviyede bulunana birisinin sizden iki kat para kazanması durumunda bunu yaşamamak çok kolay değil. Bu noktada Nobre'ye bu kadar büyük para vermek yerine Batuhan alternatifi devreye sokulsa takım içimdeki ücret sorunu bu kadar üst seviyeye çıkmayacaktır. Tabi bu noktada Mustafa hoca ve BJK yönetimi ne kadar suçlu ise Batuhan'da yapıtğı davranışlarla bu alternatifi başlamadan bitirmekte kendide en büyük suçlu.


Ferrari'ye gelince defans oynucularını ilk maçtan değerlendirme gerçekten zor. Oynadığınız mevkide ki görev arkadaşınız ile iyi bir koordinasyonunuz olması gerekir. Sivok ile bu koordinasyonu henüz sağlamayadıklarında hem çok pozisyon verdiler hemde bir amatörküme golü yediler. Ancak topa çıkışları ve hava hakimiyeti ile potansiyeli olduğunu gösterdi. Sivok ile birlikte bu mevkiyi paylaşacak Ferrari takımın oyunu geriden iyi kurmasını sağlayacağını düşünüyorum. Ancak benim aklımdan geçen süratli bir İbrahim Toraman ile daha iyi bir ikili oluşturabilirler.


Sağlıcakla kalın....

8 Temmuz 2009 Çarşamba

Recep Mamur'un Etik Anlayışı


Sayın Recep Mumur ve Süleyman Hurma Beşiktaş klübü ve Yıldırım Demirören'nin Mehmet Topuz transferi sırasında takındığı tavır karşısında etik davranmadığını, sözleşmesi devam eden bir futbolcu için öncelikle klübü ile temasa geçmesi gerektiği konusunda nutuklar atmışlardı. Çok değil yaklaşık bir ay sonra sayın başkan Yıldırım Demirören'i eleştirdiği konu ile ilişkili tavrın bir benzerini sergileyerek süper ligin gelecek vaad eden genç yeteneğini transfer etmek istiyor. Tabiki halkımızın bir çoğu gibi sayın başkanda balık hafızalı olmali ki daha bir ay önce savunduğu tüm değerleri yıkarak bu transfer girişiminde bulunuyor. Tabi bu noktada hesaba katmaları gereken bir nokta var, karşılarında heyancanı ile haraket eden, atacağı bir sonraki adımı önceden planlamayan bir başkan yerine sağlam bir kayaya tosladılar. Belkide Türkiyede resmi liglerin başladığından beri en haraketli ve en sansasyonel transfer döneminin yaşandığı bu günlerde yep yeni bir polemik konusunda baş karakter olacaklar. Benim Kayseri yönetiminden beklentim en azından Mehmet Topuz konusunda gösterdikleri kararlılık ve dürüstlük nidalarını en azından bu transfer sezonunda çiğnememeleriydi. Ama bildiğiniz gibi bu güzelim vatan toprağında işler bu şekilde yürümüyor. Sayın Recep Mamur'a da düşen ünlü Türk düşünürünün söylediği "Dün dündür bugün bugündür" demekten başka birşey kalmıyor sanırsam.

Yeni transfer polemiklerine kadar sağlıcakla kalın :)

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...