30 Eylül 2009 Çarşamba

Kargaları Takip Etmeyen Adam



Merhabalar,

Konuya farklı bir noktadan girmek istiyorum, hepimizin profosyonel hayatında yaşadığı bir olgudur, gitmek istiyene dur demiyeceksin. Dolayısıyla sezın başında Mustafa Denizli'nin Yıldırım Demirören'e yaptığı ziyaret sonrasında Sayın Demirören'nin Mustafa Denizli'yi yanaklarından öpüp yeni bir teknik kadro için arayışa girmesi lazımdı. Tabiki geçen sezonunun çifte kupalı takımının sezon öncesi yaşadığı tek travma Mustafa Denizli'nin gitmek isteyişi değildi. İhtyiaç açısından doğru bir tespit ile başlayan Mehmet Topuz transferinin skandala dönüşmesi de Yıldırım Demirören için ikinci bir şok oldu. Konu bu olaylarla kapanmış olsa belkide hepimiz için yeterli olacaktı ama Sayın Demirören Topuz transferini unutturmak için bu sefer geçen sezon hemen hemen hiç oynamamış Nihat'ı hem de bu kadroda hiç koyacak yeri olmadığı halde transfer etmek istemesi olayları iyice içinden çıkılmaz bir noktaya getirdi. Sayın Demirören Nihat'ı almak için gösterdiği çabayı sezon başında Delgado olayını çözmek ve onun yerine iyi bir alternatif yaratmak için gösterse en azından bugün gelinen noktaya ulaşılmamış olacaktı diye düşünüyorum. Kaldı bu sorun son dakika da çözülmeye kalkılarak tartışmalı Tabata transferine neden oldu. Bu kadar yanlışdan çıkacak tek doğru seçime katılacak delegelerin tüm bunları hatırlayarak Sayın Demirören'in seçmemesi olur. Ama genel olarak balık hafızalı bir toplum olduğumuz için muhtemelen seçim zamanı hiç bu konular hatırlanmayacaktır.

Mustafa Denizli kendisinin eleştirilmesine hiç ama hiç tahammul edemiyor, bu tip girişimlerde kendi geçmiş kariyeri nedeniyle eleştirilere cevap vermeme hakkının olduğunu belirtiyor. Mustafa hocanın atladığı önemli bir nokta var. Bir insanın geçmiş kariyeri o kişinin bulunduğu göreve gelmesi için bir yeter koşuldur. Görevin başına geldiğinden itibaren insanlar o an için yaptıklarıyla konuşulmalıdır. Geçmiş başarı ve tecrübesi sadece o insana tanınacak tahammül kredisini arttırır. Dolayısıyla bugün geldiğimiz noktada Sayın Denizli geçmiş başarılarını gündeme getirmek yerine takımın mevcut durumdan kurtulması için çözümlerini konuşmak zorundadır. Ancak karakter olarak herhangibir eleştiriye tahammülü olmayan bir kişi olarak kendisine sorulan haklı sorulara bile cevap vermekten kaçınmaktadır. Şahsi fikrim olarak mevcut takımda eleştirilmesi gereken bir çok nokta var.

Sezona kötü bir başlangıç yapan Rüştü'yü oynatmakta neden ısrar ediyor. Kaldi ki Rüştü'nün yerine görev yapan Hakan oynadığı her maçta belirli bir seviyeyi tutturmuş durumda. Sağlıklı olduğu her maçta form durumuna bakılmadan Rüştü'ye kalenin teslim edilmesi Hakan içinde büyük bir yıkımdır. Sonuç olarak iki kalecinin yaşlarına baktığımızda Hakan'nın Rüştü'nün yerine oynaması en doğrusudur.

Geçen sezon savunmanın her iki kanadında da başarı ile görev yapan Ekrem Hayyam Dağ'dan ısrarla orta saha oyuncusu yapılmaya çalışılması bir başka skandal bir tercihtir. Sezon başında bu bölge için transfer edilen oyuncu Fink yedek klübesindeyken onun yerine Ekrem'i oynatmak gerçekten tartışılması gereken bir karardır. Sahaya baktığımızda bir çok pozisyondan Sayın Denizli'nin devşirme oyuncu tercihleri görülebiliyor. Aslında stoper olan İbrahim Kaş sağ bek, sağ bek oynaması gereken Ekrem orta saha oynuyor. Dün akşam çıkan onbirde oyuncu değişikliği yapmadan Sivok - İbrahim Kaş ve Ekrem'in yerlerini değiştirsek bence çok daha verimli bir oyun ortaya konulabilirdi. Tabiki Sayın Mucit Denizli'ye bu soruyu sormanın ve neden bu tercihi yaptığının cevabını almak mümkün değil. Tüm cesaretinizi toplayıp bu soruyu sorsanız bile kendisi cevaba Monoco zaferinden başlayacaktır. Sevgili Denizli yukarıda da belirttiğim gibi geçmişi ile yaşayan insanların bir gün tarih olmaktan başka şansıları yoktur. Eğer gerçekten başarılı olmak istiyorsan her zaman yarını düşünmelisin.

Geçen sezon sonunun en başarılı oyuncusu Bobo'nun geldiği durum hem Demirören'nin hemde Denizli'nin ortak çalışmasıdır. Bir tanesi onu gördüğü herkeze satmaya çalışarak bir diğeri takımdan dışlıyarak takım en değerli oyuncusunu bu hale getirmiştir. Bugün geldiği nokta ile Bobo ne transfer edilebilir ne de oynatılabilir durumdadır.

Son bir notta maçı anlatan sayın emektar İlker Yasin ile ilgili. "Ağlamak istiyorum" , "hem gol hem penaltı" gibi Türk maç spikerliğinin en çok hatırlanan anonslarının yaratıcısı dün de iki efsane cümle kurdu. Bunlardan birincisi ilk yarının sonunda Sayın Denizli'ye kızgın bir şekilde "Mustafa , Mustafa Denizli nedir bu takımın hali" diye seslenişi bir diğeride Ekrem'in golünden bir dakka sonra "Evet sayın seyirciler Beşiktaş 671 dakikadır gol atamıyor" demesiydi. Sayın İlker Yasin'nin aklı sanırım oynanan maçtan çok Beyaz Moskova Gecelerindeydi :)

Sevgiler,

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...