26 Şubat 2011 Cumartesi

Teknik Direktör mü Büyücü mü?

Hazır Beşiktaş'ın teknik direktörünün tartışılmaya başladığı bugünlerde uzun zamandır kafamda olan konyu tartışmaya açmak istedim. Teknik direktörler, futbol takımları için işlerin kötü gittiği dönemlerde yönetimin kurulunun yangın halinde camı kırın ve kovun stratejisine kurban giden can simitleri gibidirler. Benim tartışmaya açmak istediğim konuda tam bu noktada önem kazanıyor aslında, bir teknik direktörün takımın başarına veya başarısızlığına etkisi nedir? Benim bu soruya cevabım oldukça net aslında, teknik direktörün bir takımın performansına etkisini + - %20'den fazla olmayıcağını düşünüyorum. Tabiki bu noktada çan eğrisinin her iki köşesinde kalan (bir tarafa Jose Mourinho'yu öbür tarfa Hakan Kutlu'yı koyuyorum) istisnaları bu değerlendirmenin dışında tutuyorum.

Şimdi sunduğumuz tezi destekleyen örneklere bakalım; bu teze ait en iyi örneklerden birisi Fatih Terim'dir. Fatih Terim Galatasaray'ın başına iki farklı zamanda geldi, ilk dönemde Türk futbol tarihinin en iyi performanslarından birisini sergilerken ikinci döneminde Galatasaray'ın başına gelen herhangibir teknik direktörden farksız bir performans sergiledi. Bu noktada rahatlıkla bir takımın başarısının ve başarısızlığının tamamiyle veya daha yumuşatılmış bir şekilde ağırlıkla bir kişinin sorumluluğunda olmadığını görebilriz. Takımın toplu halde başarı olması için teknik direktörünün yanında takımda yer alan oyuncuların potansiyelleri, oyuncuların birbirine uyumu, yönetimin doğru yönetim fonksiyonlarını yerine getirmesi gibi değişkenler devreye giriyor, hatta bu değişkenlere futbol şansını bile eklemek doğru olabilir. Teknik direktörün performansa katkısı %20 oranındadır derken işte tüm bu değişkenlerle birlikte değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Galatasaray örneğinden yola çıktığımıza göre oradan devam edelim, Fatih Terim'in her iki dönemindeki futbolcu kadrosunu göz önüne aldığımızda her iki kadro arasında ciddi bir potansiyel farkı olduğunu gözlemleriz, işte iyi teknik direktörün %20'lik etkisi o potansiyeli doğru bir kurgu ile sahaya yansıtılmasını sağlamaktır. O nedenle hiç kimse Galatasaray'ın ikinci döneminde sergilediği performans nedeniyle Fatih Terim'e kötü teknik direktör diyemez. Bu örneği rahatlıkla çoğaltabiliriz, Beşiktaş için baktığımızda Del Bosque'nün kötü teknik direktör olduğunu söyleyemez, Beşiktaş'tan önce ve sonra ortaya koydukları görülüyorken bu adam işi bilmiyor demek bizden çok Nörolog'ların ve Psikolog'ların araştırma dalına giriyor.  Frank Rijkaard'da bu konuda kullanabileceğimiz bir başkaörnektir, Galatasaray macerası çok yakın olduğu için giderken kendisi için söylenenler rahatlıkla hatırlayabiliriz, peki bu adam bu kadar işten anlamayan bir kişi ise Barcelona performansını sadece oyıuncu kalitesi ile açıklamak ve onun başına kim geçerse başarılı olur demek çok doğru olmaz.

Sonuç olarak özellikle başarısızlığın tek sorumlusu olarak teknik direktörü değiştirmek, sürekli aynı şeyleri yapıp farklı sonuç beklemek deyişine inanlara uygun bir davranıştır.

24 Şubat 2011 Perşembe

FM 11 Duran Top Taktiği

Korner ve serbest vuruşların önemi diğer FM oyunlarına kıyasla ciddi ortanda artmış durumda FM 11'de.Oyunun eski versiyonlarında sadece bu topları kullanacak oyuncuları seçerken bu sene oyuna eklenen yeni arayüz sayesinde duran topları daha etkin bir şekilde organize etmeniz sağlanıyor. Özellikle de kendi takımınıza denk ve daha güç takımlarla oynarken bu organizasyonların önemi daha da fazla artıyor. Oyun içinde duran toplarlara ilgili olarak müdahale ettiğiniz iki bölüm var, birincisi duran top organizasyonlarını yaptığınız  taktik bölümünün altında Corner Kick Takers menüsü altındaki Edit Set Piece İns. bölümü, bir diğeri de hazırladığınız bu taktik kurguyu futbolculara uygulattığımız Match Preparation menüsü altındaki Atacking & Defending Set Pieces bölümü. Öncelikle kurgunun hazırlandığı bölümdeki detaylara bir göz atalım. İşin tabiki en kritik yanı korner vuruşunu kullananlar ve bunu gol ile sonçlandıracak kişiler, kadronuzdaki en iyi koner atan kişileri belirlemek için taktik ekranında iken Views menüsünden Attributes kısmına gelerek kadrodaki oyuncuları corner atma yeteneğine göre sıralayabilirsiniz. Yanlız burada dikkat edilmesi gereken önemli bir notka var, bu sıralama sadece oyuncuların Corners özelliği göz önüne bakılarak listelenmiştir. Çoğu zaman sadece corner özelliğinin yüksek olması o oyuncunun iyi korner kullanabileceği anlamına gelmez, iyi bir bir duran top oyuncusunun crossing, flair, passing özelliklerinin de iyi olması gerekir. Çoğu zaman yardımcı antrenörleriniz duran top kullanıcıları konusunda size gelip corner özelliği yüksek oyuncuları bazı oyuncuların yerine daha düşük özellikteki oyuncular önerebilir. Bunun kaynağı az önce bahsettiğim sebeptendir. Korner kullanıcıları konusunda dikkat edilmesi gereken bir başka hususta sağ taraftan kullanılan kornerleri sol ayaklı oyuncuların sol taraftan kullanılan kornerlerin sağ ayaklı oyuncular tarafından kullanılması duran topların etksini arttıracaktır. Tabiki benzer seviyede iki farklı oyuncunuz yok ise o zaman en iyi kullanana attırmak en doğrusudur. Oyuncu seçiminden sonra işin en önemli kısımlarından birisine geldik, nereye atacağız ve orada kimler olmalı ?

Yandaki resimde de gördüğünüz gibi ben tercihimi ağırlık olarak aynı bölgeye bir kanattan ön direğe diğer kanattan arka direğe olarak yapıyorum. Bunun nedeni kornerde en etkili olacak hava hakimiyeti olan defans oyuncumu ve karambollerden gol çıkarabilen forvet oyuncumu o bölgeye yerleştiriyorum. Ön direk ve arka direk organizasyonu yapmamdaki bir diğer sebepte bu noktaların kalecinin en etkisiz olduğu bölgeler olmasıdır. Tabi burada unutulmaması gereken en önemli nokta geride savunmaya bıraktığınız oyuncular kesinlikle korner atıcı listesinde olmamalıdır. Aksi takdirde dönen toplarda kontra gol yemeniz içten değildir. Konrner organizasyonundan sonra bir diğer önemli noktada bu organizasyonunu çalışmasını yaptırmaktır. Özellikle zor maçlar öncesinde match preparation bölümünde atak için duran top çalıştırmanız şiddetle tavisye edilir.

20 Şubat 2011 Pazar

Tüp Takılmış Ferrari 2-4

Kafamızda derbi öncesi nasıl bir onbir çıkar eksersizleri yaparken, Ümraniye'den gelen haber ile hesaplar iyice altüst oldu. Schuster, 18 kişilik maç kadrosuna Sivok ve Bobo'yu almamıştı. Sivok'un sakatlık sonrası henüz form tutaması mazeret olarak alınabilirdi ama Bobo konusndaki seçime ciddi anlamda içerlemiştim. Nobre'nin Galatasaray konusundaki gol şansı ne ise  Bobo için de Fenerbahçe konusunda söylenebilirdi. Zira maç sonuna baktığımızda kadronun dışında kalan bu ikilinin yerine seçilen Ferrari ve Almeida maçın kader adamları olmuştu. Bir anlamda bu haberi duyduğumuzda kafamızda ortaya çıkan soru işareti maç sonunda büyük bir hüsrana dönüşmüştü. Öte yandan Schuster'in sahaya sürdüğü ilk 11'i duyduğumuzda gördüğümüz üçlü orta saha umutları arttırsa da benim aklım Ümraniye'de bırakılan üvey evlat Bobo'da kalmıştı.

Maça geldiğimizde Fenerbahçe'nin ligin ikinci yarısı ile birlikte en önemli silahı haline gelen maça hızlı başlangıç ile oyuna giriş yaptı. Tabi bu arada Beşiktaş, artık bir klasik haline dönen yan top gollerinden birisini yedi ve takım moral olarak ilk beş dakikada bir anda çöktü. Bu moralsizliği Fenerbahçe özellikle Dia çok iyi değerlendirdi ve ilk yirmi dakika itibari ile Fenerbahçe'nin Beşiktaş'ın sol kanadından sayısız gol pozisyonuna girmesini sağladı. Dakikalar ilerledikçe Fenerbahçe'nin farkı ikiye taşıyan gölü gelmedi ve Dia'nın temposunun düşmesi ile birlikte oyunun kontrolü yavaş yavaş Beşiktaş lehine geçmeye başladı. Bu bölümde özellikle Necip'in Simao'nun ve de Quaresma'nın etkili oyunu ile oyun Fenerbahçe yarı sahasında oynanmaya başladı. İlk yirmi dakikada Dia - Ekrem pozisyonlarının yerinin Quaresma - Santos mücadelesi aldı. İlk yarının sonunda geldiğimizde ise bir futbol klasiğini gerçeğe dönüşmesini izledik, ilk bölümde çok sayıda gol fırsatını değerlendiremeyen Fenerbahçe için atamayana atarlar kuralı işledi ve Ekrem'in müthiş golü geldi.

Devre arasında Beşiktaş'ın daha güçlü ortasahası nedeniyle oyunu kontrolüne alacağını düşünüyordum ki ikinci yarı aynen bu şekilde başladı. Rakip alanda baskı kuran Beşiktaş bu sefer duran topta golü bulan taraf oldu. Bu dakikadan sonra geride kontrollü oynama sırası Beşiktaş'a gelmişti, defansının önünde Ernst ve Necip ile kazandığı topları hızlı bir şekilde Guti'ye aktarılıyor o da hem Simao hem de Quaresma ile birlikte pozisyon arıyorlardı. Oyun tam bu formatta iken ilk yarıda Niang'ın yakaladığı pozisyonun çok daha kolayı Almeida'nın ayağına geldi, Almeida yaklaşık 40 metre topu sürdükten sonra golü atamayınca bu sefer atamayana atarlar kuralının işleme sırası Fenerbahçe'ye geçmişti. Bu pozisyondan beş dakika sonra Ferrari'nin topla ilgisi olmayan bir noktada Lugano'ya müdahalesi geldi ve artık penaltıyı gole çeviren Alex'in sahne alma vakti gelmişti. Fenerbahçe'ye geldiğinden beri her Beşiktaş maçında özel bir performans sergileyen Alex belkide derbi tarihinin en kısa sürede had-trick'ini yaparak maçı Fenerbahçe adına bitirdi. Tabi burada kırmız karttan sonra Necip - Aurelio değişiklği yerine Quaresma - Simao - Almeida üçlüsünden birisini çıkarıp Fernandes'i oyuna almayan Schuster'in katkısını da unutmamak lazım. Bu hamleyi yapsa belki de maçı 2-2 de tutabilirdi ama sonuç Alex nasıl istediyse öyle oldu.

18 Şubat 2011 Cuma

En İyi Taktik Düzen (2)

Gelen yorumlara ve sayfanın aldığı hite baktığımızda en iyi taktik düzen başlığımızın oldukça tutulduğunu gördüm. Bu nedenle bu serinin devam postlarını yapacağım. Bu postta takımınıza oluşturacağınız taktikleri hazırlarken dizilişinizin statejisini oluşturduğunuz felsefe başılığına değineceğim. Bu başlık altında bulunan seçenekler ;
- Very Rigid (Çok Katı)
- Rigid (Katı)
- Balanced (Dengeli)
- Fluid (Akıcı)
-Very Fluid (Çok Akıcı)

Aslında başlıkların isimlerine bakarak akıcı iyi katı olan Ziya Doğan taktiği şeklinde bakmamak lazım. Her stilin kendine göre ciddi avantajları ve dezavatajları var. Felsefe bölümünde seçtiğiniz oyun şekli temel olarak oyuncuların saha içinde ne şekilde haraket etmelerini istediğiniz en önemli bölümdür. Temel anlamda baktığımızda Rigid ile kastedilen daha keshin ve  sağlam bir defans yapısı fluid ile bahsedilen ise daha akıcı bir atak tercihidir. Tabiki buradaki en önemli faktör sizin ne oynamayı istediğiniz değil takımdaki oyuncuların bu felsefeye ne kadar uyum sağlayacaklarıdır.

Very Rigid

Bu başlık altındaki felsefenin ana amacı oyuncuların mümkün olduğunca kendi oyun alanlarının dışında bir yerde bulunmamalarıdır. Takımın defans - orta saha ve hücüm bölümleri kesin çizgilerle birbirinden ayrılmıştır. Oyuncular kendi bölgeleri dışına çıkmayı kesinlikle düşünmezler. Bu oyunun en büyük avantajı sağlam bir defans kurgusu yaratmaktır. Rakip takım sizin sahanızda kolaylıkla boş alan bulamaz. Tabi bu durum defans tarafındaki bu sağlam yapının yanında özellikle atak bölümünde rakibe karşı eksik adamlarla kalmanızı sağlayabilir. Bu durumu önlemek için orta sahada bulunan yaratıcı oyuncularınıza daha fazla serbest oyun seçeneği ve ataklara katılma görevi verebilirsiniz. Aksi takdirde pozisyon üretemeyen ama sağlam bir defansif yapısı olan bir takımınız olacaktır.


Rigid

Aslında rigid için en iyi tanımlama very rigidden daha esnek ama balanced dan daha tutucu diyebiliriz. Bu takitiğin very rigidden en büyük farkı defans, orta saha ve hücüm bir miktar iç içe girmiş şekilde sahada yer alır. Bu şekilde defans ve orta sahadakiler atak bölümüne daha fazla destek verir.
Aslında bu felsefe klasik bir 4-4-2 için en idealidir. Hücüma katılan bek oyuncuları, ortasaha bir tane yaratıcı ve hcümü destekleyen ortasaha ve bir tane defansif özellikli oyuncu olarak tanımlayabiliriz. Aslında takımın bir blok halinde haraket ettiği bir tatik olarak da adlandırabiliriz. Bu taktikte hem defansınızda bir güven elde ederken hem de atak konusunda very rigide göre daha az sıkıntı çekersiniz. Rigid felsefesi için en önemli unsur oyunun iki  yönünü oynayan beklere ve orta sahaya sahip olmanızdan geçer.

Balanced

Bu felsefeyi atak oyuncularının önde bastığı, defans oyuncularının kendi alanlarını koruduğu ve orta sahadakilerin bu iki bölümün arasını kapattığı oyun olarak tanımlayabiliriz. Bu taktikte rigid'e göre daha fazla atak görevi alan oyuncunuz olduğu gibi takımın kontra ataklar yemesi daha olası bir durumdur. Balanced taktiğinin en büyük özelliği oyunu her iki yanınada ilerleyen bölümlerde geçiş yapmanızı sağlayan bir yapıya sahip olmasıdır. Özellikle bu taktikte yaratıcı oyuncularınıza daha fazla özgürlük vererek onlardan boşalan defans güvenliğini diğer oyuncuların kapatmasını sağlayabilirsiniz.

Fluid

Bu taktikte oyuncuların görev bölgeleri ve görevleri oyunlarına az miktarda etki eder. Oyuncuların kendi yargıları devreye girerek sahada bulunması gerektiği bölgeyi tespit eder. Tüm takımın öncelikle isteği atağa destek vermek ve o bölgede yer almaktır. Bu felsefe takımı beşer kişilik iki gruba ayrır, defansif özellikli oyuncular kalelerin savurken, atak özellikli oyuncular gol ararlar. Buradaki en önemli unsur defans görevi ile yetkilendirdiğiniz oyuncuların kalitesidir. Çoğu zaman rakibe karşı birebir pozisyonlar verme durumunda kalacaklardır.

Very Fluid

Bu felsefe için aslında sahada tek bir kişinin varlığından bahsedebilriz. Takım tüm bireyleri ile hücüm ve savunma yapmaya çalışır. Tabi bu taktiğin en büyük zorluğu süper bir atak gücünün yanında, özellikle atak bölümündeki oyuncuların defansif özelliklerinin azlığı nedeniyle savunmada yaşacağınız zorluklardır.
Bu taktiği iyi uygulayan bir takımın maçında bol bol gol pozisyonları izlenebilir ancak yine tekrarlamak gerekirse defansif yönden de ciddi sıkıntılar yaşanır. Genelde bol gollü maç sonuçları doğuran bir taktiktir.

Avrupa'da Yolun Sonu; 1 - 4

Beşiktaş elinde kalan iki hedeften bir tanesini de dün akşam kaybetti, artık elinde ulaşbileceği tek hedef kaldı o da  Ziraat Türkiye Kupası. Bu arada Ziraat Türkiye Kupası'nda da yaşanacak bir başarısızlık takımın önümüzdeki sene Avurpa Kupa'larına katılamasının doğuracaktır. Beşiktaş'ın ligte sergilediği olumsuz performansa ramen bu sene Avrupa maçlarında gösterdiği performans nedeniyle dün akşamki maç öncesinde bayağı umutlanmıştık, kötü geçen bir sezonda en azından M. City'ye rakip olarak elenmek bu sezonki hedeflerden birisi olmuştu ama Türk takımlarının korkulu rüyası Andriy Shevchenko'yu bu hesabın dışında bırakmakla ne kadar büyük bir hata yaptığımızı gördük. 34 yaşındaki yıldız oyuncunun artık gelenekselleşen İstanbul performanslarından birisini sergilediği maçtan sonra bu sene için de Avrupa Kupası defterini kapatmış olduk.

Aslında maç o kadar da kötü başlamamıştı, Schuster takımını görece daha zor maçlarda oynattığı üçlü orta saha ile sahaya sürmüştü. Forvette de Almeida'nın gelişinden sonra ikinci plana itilen Bobo ile başlamıştık. Umutla başlayan gece Türk futbolunun kabusu olan duran top ile son buldu, Beşiktaş kalesine gelen ilk korner atışında golü yedi. Yediğimiz ilk iki gölün yaratıcısı Shevchenko'yu her iki kornerde de Hilbert savunuyordu. Yanlışım olabilir ama ben Hilbert'in Türkiye'ye geldiğinden beri bırakın duran topları, pozisyon gereği olarakta topa kafa vurduğunu hatırlamıyorum. Tabiki duran toputan yediğimiz gollerin tek sorumlusu Hilbert değil ama kalenizde duran topa çıkmayı bilmeyen bir kaleci varken onun dışında kalan tüm noktalarda doğruyu yapmalısınız ki her duran top kalenizde bir gol tehlikesi haline dönüşmesin. Yenilen bu golden sonra başka bir istatistik devreye girdi, Beşiktaş bu sezon geriye düştüğü maçların sadece üç tanesini çevirebilmişti. Sonuç bu istatistiği haklı çıkaran bir şekilde oluştu.

Beşiktaş'ın dünkü mağlubiyeti ile ilgili olarak bir çok nokta sayabiliriz; aylardır futbol oynamayan Ferrari'nin Toroman Üzülmez kavgası sonrasında oynaması, Guti'nin belki de bu sezonun en kötü performansını sergilemesi, sezonun ilk yarısını istikrar abidesi Ernst'in Fernandes'in gelişi ile ikinci plana atılıp bu maçta oynayamaması nedeniyle forma giymesi, Bobo'nun gitmekle kalmak arasında bir yerlerde kalması, İsmail'in üzerine yüklenen sorumluluğun altından kalkamaması, tüm bu olumsuzluklar dışında Beşiktaş'ın bir türlü takım olamaması dünkü hezimetin bir sonucudur . Tabiki tüm bunların dışında bir de Quaresma konusu var ki, takımın bu halini daha iyi anlamamızı sağlıyor. Queresma yapısı itibari ile hırslı bir insan ve dün geceki mağlubiyeti kendisine yediremiyerek maçın sonundaki gereksiz haraketi yaptı, zaten kendisi yeteneklerinin eksikliğinden değil bu haraketi ortaya koyan karakteri nedeniyle büyük takımların oyuncusu olmadı. Bu durumun en kötü yanı bazı Beşiktaş'lı taraftarların bu haraketine ramen oyundan çıkarken alkışlaması idi, maç önü basın toplantısında takımın kaptanlığını isteyen Quaresma'ya sen olsan kendini kaptan yaparmısın diye sormak gerekiyor.

Toparlamak gerekirse bu sonuçtan sonra herkes Schuster'in kellesini isteyecektir,  sonuç ne olursa olsun şu zamanda Schuster'i kovmak yapacak en büyük hatadır.

5 Şubat 2011 Cumartesi

Hakemi Bırakalım Kendimize Bakalım; 1-1

Dünkü maçta yaşanan puan kaybını Kamil Abitoğlu'na bağlamak bugün için yapılacak en büyük hata olur, bu maçın puan kaybının en büyük sebebi Schuster'in gereksiz ısrarıdır. Kamil Abitoğlu'nun  maç içinde yaşadığı tartışmalı pozisyonlara bakarsak;
- İbrahim Toroman'ın Emenike'nin bileğine yaptığı müdahale, olması gereken direkt kırmızı kart, karar sadece faul
- İbrahim Toroman'ın ilk yarıda Emenike'yi ceza sahasında düşürmesi, olması gereken karar penaltı, karar devam
- Hakan Arıkan'ın Emenike'ye müdahalesi, olması gereken kırmızı kart ve penaltı, karar korner
- Simao'nun ceza sahası içinde düşürülüşü, olması gereken karar penaltı, karar ceza sahası dışından serbest vuruş
- Almeida'nın çizginin içinden çıkan topu, olması gereken karar gol, karar devam.

Yukarıdaki hatalar gerçekleşme sırasına göre dizilmiştir, bu nedenle hakem konusunda serzenişte bulunması gereken bir takım var ise öncelik Karabükspor'undur. Sonuç olarak Kamil Abitoğlu çok kötü bir yönetim göstererek maçın sonucuna direkt olarak etki etmiştir ama bunu sadece Beşiktaş'ın hakkı yendi şeklinde ortaya koymak doğru değildir. Kaldı ki Beşiktaş alehine hatalı bir kararın bulunmadığı ilk devrede maçın  pozisyon üstünlüğüne sahip takımı tartışmasız Karabükspor'du. Bu nedenle biz hakem tartışmasını bir yana bırakıp asıl konuşmamız gereken Schuster'e bakalım.

Schuster ne yazık ki geçmişte de belirttiğimiz görece olarak ismi büyük rakipler dışında her maça aynı taktik ile çıkmaya devam ediyor. Eğer rakip oyunu kendi yarı alanında kabul etmek yerine topu orta sahaya taşıyarak kazandığı topları gelişi güzel vurmak yerine birşeyler yapmaya çalıştığı durumlarda sıkıntı yaşıyor. Schuster'in oyun planında kullanındığı iki orta saha ve forvette kullandığı Almedia ile arkasındaki Nobre, rakip topu orta alanda tuttuğu zaman bütün etkinliklerini yitiriyor. Bir de bunun üzerine rakibin hızlı oyuncuları bknz Emenike ve de ayağı top yapan orta saha oyuncusu bknz Hakan Özmert gibi oyuncuları var ise maç  Beşiktaş'ın stoperleri ve kalecisi ile rakip takımın hücum hattı arasında geçiyor. Dünkü maçın ilk kırkbeş dakikasında yaşanan da aynen bu idi. Beşiktaş oyunu rakip yarı alana yığamadı zaman Nobre'nin hiç bir fonksiyonu kalmıyor aksine oyun setlerinde top en kilit noktada ayağına geldiği için takım atakta iken top kaybına veya atağın verimsiz kullanılmasına sebebiyet veriyor. Beşiktaş için kullanılması gereken taktik kesinlikle üçlü bir orta sahadır. Schuster elinde ortasahada oyunun iki yönünü oynabilecek altı tane adam varken neden ısrarla Nobre'li sistem ile oynadığını anlayamıyorum.

Bir diğer tercih probleminin de Üzülmez - İsmail ikilisinde olduğunu düşünüyorum. İsmail yaşı ve fizik kondüsyonu açısında hafta üç tane maçı kaldıracak düzeyde, bu nedenle sakat ve cezalı olmadığı zaman mutlaka oynaması gerekiyor. Beşiktaş'ın hücum aksiyonlarında kanat bindirmeleri önemli bir yer tutuyor, Üzülmez oyun görüşü ve kabiliyetleri nedeniyle önünde oynayan Simao ve Quaresma'nın destekçisi olacak özelliklere sahip değil. Üzülmez'in oynadığı maçlarda önünüde oynayan oyuncunun veriminde ciddi düşüşler oluyor. Üzülmez kanat atağı gerçekleşirken önündeki oyuncuya alan açacak binidirmeyi hiçbir zaman gerçekleştiremiyor ya da top bir şekilde orta yapılacak pozisyonda ayağına geldiğinde doğru ve isbetli bir pas atamıyor. Bu nedenle  az öncede belirttiğim gibi sakat veya cezalı olma durumu olmadığında mutlaka o kanatta oynayacak oyuncu İsmail olmalıdır.

 Dünkü maçlardan sonra  Kayserisporun kazanması ile dördüncü ile arasındaki puan farkı yediye çıkan takımın önümüzdeki sene Avrupa kupalarına gidebilmek için tek yol Ziraat Türkiye kupasının kazanılması kaldı. Umarım Beşiktaş elinde kalan tek hedefinde de Schuster'in bu hatalı tercihlerinin kurbanı olmaz.

FM 11 En Iyi Taktik Düzen

Taktik organizasyon bir teknik direktörün en önemli silahı, FM 11'de bu silahı etkin mbir şekilde kullanmanız için çok esnek bir motor sunmuş durumda. Oyunun geçtiğimiz versiyonlarında maç öncesinde takımın taktiğini dilediğiniz şekilde değitirerek maça çıkabiliyordunuz ama FM 11 ile birlikte Match Preparetion bölümünde gördüğümüz gibi takıma oynatacağınız taktiği daha önce çalıştırmanız gerekiyor. Tabiki çalıştırmadığınız bir taktiği takıma uygulatma şansınız da var ama oynatmak istediğini formasyonun sahaya yansıması aynı etkinlikte olmuyor. Bu nedenle bu bölümde takıma vereceğiniz üç taktiği daha önceden belirlemeniz gerekiyor. Aslında sadece önceden belirlemekte yetmiyor bir süre bu taktiği takıma çalıştırmanız gerekiyor, ancak bu çalışmadan sonra taktikten gerekli verimi alabiliyorsunuz, bu sürecin herhangibir anında takımın bu taktik ile uyumunu yine match preparation bölümünden takip edebilirsiniz. Yine bu bölümde yer alan Workload kısmında takımın bu konudaki çalışmaya ne kadar ağırlık vereceğini de belirleyebilirsiniz. Yanlız bu noktada atlanmaması gereken önemli bir nokta var, buradaki çalışma temposunu ne kadar arttırırsanız oyuncuların kişisel gelişimleri için ayırdıkları zamandan o kadar çalarsınız. Takıma taktik antreman yüklemesi yaparken bir anda yeteneklerinin azaldığını görebilirsiniz. Benim genel de kullandığım iki takik sırası  ile;


4-2-4
Bu taktiği ağırlık olarak ligte ve Avrupa'da rakip takımın gücünün benden düşük olduğu durumlarda kullanıyorum. Bu taktikteki en kritik bölge kanatlarda kullanılacak oyuncular ve orta göbekteki ikili. Özellikle orta göbekteki ikiliden Ball Win oyuncusunun Tackling - Marking ve Passing özelliklerinin 15 civarında olması gerekiyor. Tabi bu özelliklerinin yanında Stamına ve Strength'i en az 16, Team Work ve Work Rate'nin 15 civarında olması gerekiyor. Bu oyuncu aslında taktiğin en kilit oyuncusu ana görevi rakip alana yığdığımız oyunda kaptırılan topları en kısa sürede geri kazanıp kendisinden daha yaratıcı olan orta saha oyuncusuna iletmek. Bu bölgede ben genelde Fabian Ernst'i kullanıyorum, onunla birlikte Man. City'den rahatlıkla kiralayıp sonrada bonservisini alabileceğini Vincent Kompany var. Kompany bu bölge de kullanabileceğiniz gibi defansın göbeğinde ve aşağıda sayacağım diğer taktiklerde de rahatlıkla kullanabilirsiniz. Tabiki Necip'te bu bölge için Beşiktaş'ta başka bir alternatif. Orta göbek dışında kanatlarda oynatacağınız bek ve kanat oyuncuları da bu taktığın önemli bir parçası, her iki bölgede oynayan oyuncuların mutlaka Crossing ve Dribbling özelliklerinin en az 15 seviyesinde olması gerekiyor. Kanat oyuncularının bu iki özellik dışında Acc, Agility ve Balance özelliklerinin de 15 civarında olması önemli. Eğer elinizdeki kanat oyuncularında Finishing ve Pace özelliği yüksek bir oyuncu var ise onun oynadığı kanatta Inside Fwr olarkta oynatabilirsiniz. Top ile kanattan kat ettiğinde ve ters kanattan arka direğe gelen toplarda oldukça fazla sayıda gol bulabiliyor bu durumda. Benim burada oynattığım alternatifler tabiki eldeki mevcut oyunculardan Quaresma, onun yanında ilk iki sene Man Utd.'dan Macheda'yı kiralıyabiliyorsunuz. Macheda özellikle sol kanatta hem asist hem de gol performansı ile önemli bir katkı yapıyor. Tabi bu oyunculara alternatif olarak yine Man. Utd'dan Bebe'y, ve ilk sezonun ikinci yarısından Fiorentina'dan Jovetic'i kiralık olarak alabilirsiniz.  Takımın genel stratejisinde ise Rigid opsiyonunu kullanıyorum. Bu opsiyonun en büyük avantajı takım bütün halinde haraket ediyor, savunma orta saha ve hucüm bir blok halinde haraket ederek hem ileride büyük bir baskı yaraytıyor hem de topu kaptırdığında toplu halde presi başlatıyor. Diğer opisyonlar;
- 4-5-1

Bir önceki taktiğimizin nerede ise 180 derece aksi bir diziliş. Bu dizilişi özellikle Avrupa Kupası maçlarında ve deplasmandaki derbi maçlarında kullanıyorumç Bayern Munih, Roma, Real Madrid gibi takımlara karşı hem galibiyet hem de berberlikler aldım. Burada da işin en önemli kısmı ortadaki üçlüden oluşuyor. Özellikle defasın önündeki çapa görevi yapan oyuncunun hem defansif hem de mental özelliklerinin 15 civarında olması gerekiyor. En önemli özellikleri, tackling, marking, positioning, team work, work rate,concentration ve decisions. Daha öncede belirttiğim gibi Vincent Kompany verdiğiniz para karşılığında bu işi en iyi yapacak oyuncu. Genelde benim oynattğım orta sahada Guti (Necip) - Ernst (Necip) , Kompany üçlüsünden yararlanıyorum. Bu arada her ne kadar karakterini beğenmesemde 3. sezon ara transfer döneminde sözleşmesini yenilemeyen Nigel De Jong'u bu ortasahaya kattım. Hem DM hem de Ball Wining pozisyonunda mükkemmel işler ortaya çıkarttı.
Bu taktikte kullandığım genel özellikler ise;







3 Şubat 2011 Perşembe

Kupaya Dört Maç Kaldı; 5 - 0

Beşiktaş'ın bu sezon alabileceği tek gerçekçi kupa hedefine dört maç kaldı, eğer form durumunu da bu şekilde devam ettirirse Ziraat Türkiye Kupası'nın  en büyük favorisi olduğunu rahatlıkla söylebilirim. Dün en çok merak edilen Aurelio ve Guti'nin yokluğunda Schuster'in tercihlerinin ne olacağı idi. Schuster yeni ortasaha tercihi ile birlikte oyun düzenini de 4-2-4'den 4-3-3'e geçirdi. Aslına bakılırsa devre arası transferleri ile birlikte Türkiye Ligi'nin oyunun iki yönünü de oynabilen en fazla sayıda ortasaha oyuncusuna sahip takım Beşiktaş. Bu alternatifler içinde dün sahaya çıkan ortasaha, Necip - Ernst ve Fernandes'den oluştu. Bu kurguda defansın önündeki görev Necip'e düşmüştü, Necip'te kendisini fazla zorlamayan Gaziantep BB'ye karşı oldukça rahat bir oyun ortaya koydu. Orta üçlüde esas konuşulması gereken Ernst ve Fernandes'in performansı. Dün akşam rakibin gücsüzlüğünü göz önünde bulundursakta Ernst ve Fernandes kendilerine verilen görevi mükemmel bir şekilde yerine getirdi. Beşiktaş'ın oyun kurgusunda takımın hucümdayken kaptırdığı toplara o noktada basmak ve geri kazanmak önemli bir yer tutuyor. Ernst ve Fernandes hem bu baskıyı yapma konusunda hem de kazandıkları topları en etkin şekilde kullanmaları konusunda tam not aldılar. Bir başka önemli noktada ilk yarıda hemen hemen bütün maçlarda doksan dakika oynayan Ernst'in formasını gerçekten çok özlediğine şahit olduk.

Dün akşamın bir başka etkileyici performansı da Hilbert tarafından sergilendi. Hilbert açıkçası yabancı kontenjanı nedeniyle sağ bek olarak veya sağ açık olarak bu takımda yer bulabileceğini bir kere daha kanıtladı. Hilbert'in sergilediği performansın bir başka önemli sonucuda özellikle Avrupa Kupası'nda oynamıyacak olan Simao'nun yerine sağ önde rahatlıkla oynayabileceğini tekrar kanıtladı. Tabiki 4-3-3 formasyonunda beklerinde oyuna katkısının ne denli önemli olduğunu düşünürsek dün akşam sakatlığının etkisinden yavaş yavaş kurtulan Ekrem'in bu takıma ne kadar büyük bir katkı yapacağını gördük.

Tabi ki bir parantez de Bobo için açmak gerekir. Bir çok Beşiktaş taraftarı genç yaşında gelen takıma gelen Bobo'ya altyapıdan gelmiş oyuncu gözüyle bakıyor. Bobo'da forvet özellikleri açısından baktığımızda Beşiktaş'ın önemli opsiyonlarından birisi olduğunu her zaman kanıtlayan bir oyuncu, şimdilerde Almeida'nın gelmesi ile birlikte Bobo mu Almeida mı soruları dün akşamki performanstan sonra artarak devam edecektir. Ben konuya bu yönden bakmanın doğru olmadığını düşünüyorum, Bobo ve Almeiada her ne kadar aynı mevkide oynasalarda özellikleri itibari ile farklı amaçlarda kullanılabilirler. Bobo'nun bitirici özelliği ön plana çıkarken Almeida'nın pivot özellikleri ona avantaj sağlıyor. Dolayısıyla oynana maçın zorluk derecesi ve ihtiyacına bakılarak oyunculardan birisinin seçiminin yapılacağını düşünüyorum. Herhangbirnini seçimi diğerinin kötü olduğu anlamına gelmemelidir. Yeri geldiğinde Schuster'in her ikisini de aynı anda oynatacağı maçlar da olacaktır.

Sonuç olarak Beşiktaş kupa hedefi konusunda yarı finaldeki rakibini beklemeye başladı diyebiliriz. Ligde de geçtiğimiz hafta 17'de 17 iddasının ortadan kalmakması ile kendisi için doğru hedef olan şampiyonlar ligi seviyesinde ligi tamamlamak yolunda mesafe kaydedeceğini düşünüyorum.  

1 Şubat 2011 Salı

FM Genie Scout 11

FM Genie Scout, FM oynayanların olmazsa olmazı oldu. Açıkçası bu add-in işe aldığınız tüm scoutlardan çok daha becerili, bu yazılımın başlıca özellikleri;

- Oyuncuları tüm görünen ve gizli özelliklerine göre arama yapabiliyorsunuz
- Oyuncuların pozisyonlara göre % uyumunu görebiliyorsunuz
- Yeni pozisyonlarda ne kadar başarılı olacaklarını görebiliyorsunuz
- Oyuncunun erişebileceği maksimum potansiyel yeteneğini görebiliyorsunuz
- Oyuncuyu alabileceğiniz transfer bedeli görülebiliyor
- Arama sonucu tespit ettiğiniz oyuncuların listesini kaydederek oyundan bu listeyi açabiliyorsunuz
- Regen oyuncuları herkesden önce tespit edebiliyorsunuz, tabi burada bir başka önemli noktada ülkelere göre Regen tarihleri bu tarihleri aşağıdaki listeden bulabilirsiniz.

Ülkelere göre Regen tarihleri;
•01.01: Chile


•02.01: Brazil

•05.01: Iceland, Republic of Ireland

•07.01: Finland

•10.01: Colombia, Singapore

•15.01: African teams (all but South Africa)

•20.01: China PR, Norway

•28.01: Peru

•14.02: Belarus

•09.05: Costa Rica

•10.05: Honduras, Jamaica, Guatemala, Panama, Nicaragua, Netherlands Antilles, Suriname, St Vincent, Guyana, Grenada, El Salvador, Cuba, Bermuda

•07.06: Azerbaijan, Bosnia & Herzeg., Estonia, FYR Macedonia, Kazakhstan, Latvia, Lithuania, Moldova, Montenegro, New Zealand, Georgia, Andorra, Albania, American Samoa, Fiji, Papua New Guinea, Samoa, Solomon Islands, Tonga, Vanuatu, Armenia, Malta

•20.06: Australia, Croatia, France, Germany, Greece, Hungary, Israel, Northern Ireland, Scotland, Switzerland, Turkey, Ukraine, Wales

•25.06: Austria, England

•29.06: Slovakia

•30.06: Belgium, Czech Republic, Italy, Poland, Portugal, Cyprus, Indonesia,

•01.07: Bulgaria, Slovenia, Romania

•07.07: Denmark, Netherlands

•10.07: Serbia, Spain

•15.07: Argentina, South Africa, India

•20.07: Mexico

•29.07: Poland

•01.08: Uruguay

•20.08: Mali

•19.09: Barbados, Bolivia, Ecuador, Paraguay, Venezuela, Trinidad & Tobago

•01.12: Sweden, Hong Kong

•09.12: Canada, Iran, Iraq, Japan, Kuwait, Lebanon, Qatar, Saudi Arabia, Turkmenistan, U.A.E, Uzbekistan, Vietnam, Macau, Yemen, Thailand, Tajikistan, Syria, Sri Lanka, Philippines, Palestine, Pakistan, Oman, Northern Mariana Islands, Nepal, N. Korea, Mynamar, Mongolia, Maldives, Macau (China PR), Laos, Kyrgyzstan, Jordan, Guam, East Timor, Chinese Taipei, Cambodia, Brunei, Bhutan, Afghanistan, Bahrain, Bangladesh,

•15.12: Malaysia,

•27.12: Russia, Sth Korea, U.S.A

FM Genie Sout 11'i aşağıdaki linkten indirebilirsiniz;
 
http://www.filesonic.com/file/56615099/
 
Hayırlı sezonlar :)

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...