26 Şubat 2011 Cumartesi

Teknik Direktör mü Büyücü mü?

Hazır Beşiktaş'ın teknik direktörünün tartışılmaya başladığı bugünlerde uzun zamandır kafamda olan konyu tartışmaya açmak istedim. Teknik direktörler, futbol takımları için işlerin kötü gittiği dönemlerde yönetimin kurulunun yangın halinde camı kırın ve kovun stratejisine kurban giden can simitleri gibidirler. Benim tartışmaya açmak istediğim konuda tam bu noktada önem kazanıyor aslında, bir teknik direktörün takımın başarına veya başarısızlığına etkisi nedir? Benim bu soruya cevabım oldukça net aslında, teknik direktörün bir takımın performansına etkisini + - %20'den fazla olmayıcağını düşünüyorum. Tabiki bu noktada çan eğrisinin her iki köşesinde kalan (bir tarafa Jose Mourinho'yu öbür tarfa Hakan Kutlu'yı koyuyorum) istisnaları bu değerlendirmenin dışında tutuyorum.

Şimdi sunduğumuz tezi destekleyen örneklere bakalım; bu teze ait en iyi örneklerden birisi Fatih Terim'dir. Fatih Terim Galatasaray'ın başına iki farklı zamanda geldi, ilk dönemde Türk futbol tarihinin en iyi performanslarından birisini sergilerken ikinci döneminde Galatasaray'ın başına gelen herhangibir teknik direktörden farksız bir performans sergiledi. Bu noktada rahatlıkla bir takımın başarısının ve başarısızlığının tamamiyle veya daha yumuşatılmış bir şekilde ağırlıkla bir kişinin sorumluluğunda olmadığını görebilriz. Takımın toplu halde başarı olması için teknik direktörünün yanında takımda yer alan oyuncuların potansiyelleri, oyuncuların birbirine uyumu, yönetimin doğru yönetim fonksiyonlarını yerine getirmesi gibi değişkenler devreye giriyor, hatta bu değişkenlere futbol şansını bile eklemek doğru olabilir. Teknik direktörün performansa katkısı %20 oranındadır derken işte tüm bu değişkenlerle birlikte değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Galatasaray örneğinden yola çıktığımıza göre oradan devam edelim, Fatih Terim'in her iki dönemindeki futbolcu kadrosunu göz önüne aldığımızda her iki kadro arasında ciddi bir potansiyel farkı olduğunu gözlemleriz, işte iyi teknik direktörün %20'lik etkisi o potansiyeli doğru bir kurgu ile sahaya yansıtılmasını sağlamaktır. O nedenle hiç kimse Galatasaray'ın ikinci döneminde sergilediği performans nedeniyle Fatih Terim'e kötü teknik direktör diyemez. Bu örneği rahatlıkla çoğaltabiliriz, Beşiktaş için baktığımızda Del Bosque'nün kötü teknik direktör olduğunu söyleyemez, Beşiktaş'tan önce ve sonra ortaya koydukları görülüyorken bu adam işi bilmiyor demek bizden çok Nörolog'ların ve Psikolog'ların araştırma dalına giriyor.  Frank Rijkaard'da bu konuda kullanabileceğimiz bir başkaörnektir, Galatasaray macerası çok yakın olduğu için giderken kendisi için söylenenler rahatlıkla hatırlayabiliriz, peki bu adam bu kadar işten anlamayan bir kişi ise Barcelona performansını sadece oyıuncu kalitesi ile açıklamak ve onun başına kim geçerse başarılı olur demek çok doğru olmaz.

Sonuç olarak özellikle başarısızlığın tek sorumlusu olarak teknik direktörü değiştirmek, sürekli aynı şeyleri yapıp farklı sonuç beklemek deyişine inanlara uygun bir davranıştır.

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...