1 Eylül 2012 Cumartesi

Yoksa .... 0-3

Yoldan rastgele on tane taraftarı çevirsen ve sorsan "takımdan ne istersin" diye 10'da 9'u "koşan, mücadele eden, her şeyini saha veren bir takım istiyorum" der muhtemelen. Belki de bu sene ki takımın bu kadar kısa sürede insanların gözüne sevimli gelmesinin nedeni de budur. Sahaya çıkan oyuncuların yeteneklerini ve kapasitelerini bir kenara koyduğumuzda mücadele eden ve savaşmayan tek bir isim olmadığını görüyoruz. Taraftarın verdiği desteğin kaynağı da burada  yatıyor.

Girişte tüm takıma övgüyü verdik ama özellikle Olcay, Necip, Veli ve Fernandes'i ayrı bir yere koymak gerekiyor. Olcay, Necip ve Veli'nin rakibe uyguladığı baskı ile kapılan kapılan toplar Fernandes'in ayağında ölüdürücü bir darbeye dönüşüyor. Olcay ilk geldiğinden beri bana Tuncay'ın Fenerbahçe'ye ilk geldiği dönemi anımsatıyor, oralarındaki tek fark Olcay ceza sahası dışında Tuncay ise içinde daha etkin. Hem dinamizmi hem de oyun aklı sayesinde rakibe doğru yerde baskı uygulayarak rakipleri yorulmuş ve dağılmış bir şekilde Necip ile Veli'nin kucağına atıyor ve ani atak çıkışlarında yaptığı doğru koşularla arkadaşlarını rahatlatıp doğru pozisyon alıyor. Bu nedenle Olcay bu kurgunun gerçekten önemli bir parçası.

Necip ve Veli dün gösterdikleri performans ve uyum ile özel bir ilgili hak ediyorlar. Özellikle Necip pas akışında Fernandes'e yardımı ve o oyundan çıktıktan sonra oradaki sorumluluğu paylaşması onun adına çok önemli gelişmeler. Orta ikilide böyle dinamik bir yapı olması Fernandes'in işini de çok kolaylaştırdı. Her ikisi de topla belirli bir düzeyde ilişkisi olması sayesinde Fernandes topa daha ileride sahip oldu ve geriden oyun kurmak için harcadığı eforu bu sefer kale önünde kullanma şansı yakaladı. Bu durumda direkt olarak skora yansıdı zaten.

Takımın bir diğer önemli avantajı da iki tane hücumcu bek ile oynaması. Futbol hayatlarının büyük bir kısmını yarı sahanın öbür tarafında geçiren bu ikilinin olumlu etkisi atılan iki golde kendisini çok net gösterdi. İlk golde Hilbert'in bindirmesi ve ikinci golde de Uğur Boral klasiği bir gol izledik. Her ikisi de ligin ilk haftasına çok kötü başlayııp devamlı olarak üstüne koymaya başladılar. Dün hücumdaki bu katkılarının yanında özellikle ters kademe konusunda da savunmaya destek vermeye başladılar ki bu durum en az önde verdikleri katkı kadar önemli.

Takım bu şekilde dirençli oynadığı sürece bu sene tribünlerden "söylesene hoca takım neden oynamıyor" tezahüratını duymayacağız gibi gözüküyor, onun yerine stresli ve sinirli bir şekilde söylenecek Gündoğdu'nun sayısının oldukça az olacağını düşünüyorum.

Son olarak dünkü röportajlardan benim anladığım Drenthe ikini plana düştüğü şeklinde eğer tek bir transfer yapılacaksa bunun Drenthe olması gerektiğini düşünüyorum. Oyun yapısı ve potansiyeli açısından bu anda takıma daha uygun bir oyuncu bulumak imkansız gibi duruyor. 

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...