16 Eylül 2010 Perşembe

Doksanda Gelen ....

Aslında 90. dakikada gelen gol olmasa da yazıya Fabian Ernst ile başlayacaktım. İki sezon önce gelen çifte kupalı sezonun en büyük katkı verenlerinden birisiydi. Geçen sezon takım içinde yaşanan yaratıcı orta saha eksikliği nedeniyle Mustafa Denizli onu daha çok sahanın hucüm yanında kullanmaya çalışmıştı, o da Alman disiplini ve yeteneklerinin el verdiği şekilde o bölgede başarı sağlamaya çalışmıtı. Schuster ise elindeki zengin kadronun avantajını kullanarak onu direkt olarak ait olduğu yere yerleştirdi ve ilk resmi maçtan beri de tahataya ilk onun adını yazıyor. Tabi bunun karşılığında da Fabian Ernst bu sezon gerçekten mükemmele yakın bir performans sergiliyor. Fabian Ernst, Schuster’in oynatmak istediği taktiğin önemli bir kilometre taşı, takımın baskı kurmak istediği zamanlarda rakibin kapıtğı toplardan kontra yakalamak istediğinde devreye girerek onların önüne bir duvar örüyor. Geri kazandığı topları tekrar takım arkadaşklarına vererek rakip üzerindeki baskının hiç düşmemesini sağlıyor. Belki de Schuster’in oynatmak istediği taktiği sezon başından beri en iyi uygulayan kişide Fabian Ernst oldu. İlk maçtan beri yükselen performansını dün gece 90. Dakikada attığı gol ile en üst seviyeye taşıdı. Üstün Alman teknolojisi Fabian Ernst’e dün akşam bir kere daha hayran oldum.
Fabian Ernst’en sonra bir paragrafta İbrahim Üzülmez’e açmak lazım. Dün akşam kendisinin futbol aşkına ve profesyonelliğine yine saygı duydum.Quaresma’nın maçın sonlarına doğru “İbo bunu da yakalada görelim” şeklinde attığı pasa yaklaşık 40 metrelik bir depar ile yetişen Deli İbo’ya 5 senelik daha kontrat önermekten başka seçeneğimizin olmadığını düşünüyorum. Şaka bir yana İbrahim otuzlu yaşlarının ikinci yarısında gösterdiği performans ile futbolun sadece yetenek ile değil özveri ile de oynanması gerektiğini her geçen gün tekrar bize kanıtlıyor.
Dün akşamın göze çarpan bu iki oyuncusundan sonra sahanın içine indiğimizde, Schuster rakibin güç seviyesi nedeniyle Ersnt – Necip yerine daha önce de Ernst –Delogado olarak denediği altertifi değerlendirerek Ernst – Guti ile başladı. Bu ikilinin önünde ise  Tabata’yı yerleştirdi. Tabata genel olarak çalışkan bir maç çıkarsa da asist veya gol’e dönük bir sonuç çıkmadığı için bir çok kişi tarafından eleştirildi. Ben bu eleştirilerin haklı olduğunu düşünmüyorum, Tabata dün görevini yerine getirdi. İkinci yarının başında girdiği pozisyonu gole çevirse bugün birçok kişinin fikri farklı olacaktı. Tabata dışında öndeki üçlünün kanatlarını oluşturan Holosko ve Hilbert’de dün akşam beklenen performansı sergiliyemediler. Aslında Holosko’nun dün akşamki performansı sezon içinde de bize bu sıkıntıyı yaşatacak, Holosko özellikleri itibari ile ne tam bir kanat oyuncusu ne de Schuster’in oyun planında en uçta yer alacak kişinin özelliklerini taşıyor. Zaten gelecek dönemde ileri uç alternatiflerine Fatih Tekke’nin de ekleneceğini düşünürsek Holosko bu sezon için rotasyon oyuncusu olmaktan öteye gidemiyecek gibi gözüküyor.
Son olarak dün akşam için dikkatimi çeken bir önemli nokta daha, Beşiktaş’ın maçın berabere gittiği 80’li dakikalarda bile topu ceza sahasına şişirmeden hücum etmesi de takımın kendine olan güvenini gösteren bir başka nokta idi. Bu güvenin meyvesini de son dakika golü ile aldılar. Geçen sene duran toptan hemen hemen hiç gol kazanamayan takımın bu sezonki duran top performansı da üzerinde durulması gereken bir başka nokta diye düşünüyorum.
Gruplar kuraları çekildiğinde zaten ilk ikide çıkacak takımların Porto ve Beşiktaş olacağı herkes tarafından tahmin ediliyordu. Buradaki yarış daha çok hangisinin birinci olacağı yönünde geçecek. Bu da büyük bir ihtimalle iki takımın oynayacağı maçların sonucuna bağlı olacak, diğer iki takımla yapılacak maçlarda her ikisinide puan kaybedeceğini düşünmüyorum.

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...