11 Ekim 2010 Pazartesi

Hiddink'i Anlamak

Milli maç sonrası bir çoklarının beklemediği !!! bir malübiyet alınca hep beraber Taksim'deki darağacanı kurup başta Hiddink ve Oğuz Çetin olmak üzere tüm yetkilileri sallandırmaya karar verdik. Ben olaya farklı bir boyuttan bakmak istiyorum. Grup kuraları çekildiğinde ben birçoklarının aksine çok da kolay olmayan bir gruba düştüğümüzü düşünüyordum. Kazakistan ve Azerbeycan'ı bir yana bırakırsak grupta kabuk değiştiren Avusturya, gençleri ile dikkat çeken Belçika ve son dünya şampiyonasındaki göz alıcı performansı ile Almanya vardı. Birçok skor yorumcusu bu tablo karşısında Almanya dışındakileri rahatlıkla yenip Almanya'dan da en az 4 puan alarak grubtan direkt çıkacağımızı söylüyordu. Biz millet olarak geçmişi çabuk unutan bir yapıya sahip olmamız nedeniyle ilk iki maç sonunda alınan altı puan ile bu senaryoya ciddi şekilde inanmaya başladık ve bence tüm zamanların en iyi Alman milli takımlarından birisi olan bu kadroya karşı galibiyet hesapları yapmaya başladık, maç sonunda ise el birliğince bu işten hiç  anlamayan Hiddink'i Fenerbahçe'nin kariyerine benzer şekilde gönderdik. Bu noktada durup kendi kendimize sormamız gerekir, acaba biz kendimizi biraz dev aynasında mı görüyoruz?
Öncelikle kendimize şu soruları soralım;
- Her sene şampiyonları ligi gruplarına kalan ve zaman zaman gruplardan çıkabilen takımlarımız mı var?
- Avrupa ligin'de Şampiyonlar Ligi'ne benzer bir başarı sergiliyor muyuz?
- Avrupa'nın kalbur üstü takımlarında oynayan kaç futbolcumuz var?
- Milli takım üst üste Dünya ve Avrupa şampiyonasına kaç defa katılmış.
Bu listeyi daha da uzatmak mümkün ama bu sorulara verdiğimiz cevaplar herhalde biraz daha ayaklarımızın yere basmasını sağlamıştır. Tabi bu tezin anti tezi olarak katıldığımız turnuvalarda yakaladığımız başarıları, Galatasaray'ın Uefa kupasını, Fenerbahçe'nin şampiyonlar ligi çeyrek finalini veya bizim futbolcular Türkiye'de iyi kazandıkları için yurtdışını tercih etmiyorlar cevabını verebilirsiniz. Verdiğiniz hiçbir cevap bizim sürdürülebilir bir başarıdan çok anlık performanslar ile bu başarıları kazandığımız gerçeğini ortadan kaldıramaz. Ben birçok kişinin aksine Hiddink'in çıkardığı takım ile Almanya maçında bir stratejisi olduğunu düşünenlerdenim. Hiddink'in kafasındaki uzun dönemli strateji bu takımı ikinci olarak bu gruptan çıkarmaktır, ikincilik için de en büyük rakip Belçika'dır. Belçika ile yaptığımız maçta onları yenerek bu hedef yolunda önemli bir mesafe kaydettik, Almanya'nın her iki maçında da Beliçka'yı yeneceğini düşünürsek bu durumda deplasmanda yapacağımız Belçika maçına avantajlı şekilde çıkacağız. Tabi bu süreç içinde Almanya maçlarından alınacak ekstra puanlar bize ciddi avantaj kazandıracaktı. Ben Hiddink'in bu düşünceler içinde Berlin'deki maça çıktığını ve öncelikli hedefinin bu maçta bir puan olduğunu düşünüyorum. Ancak Marco'nun zamansız sakatlığı Hiddik'in kafasındaki planı sahaya yansıtamamasına sebep oldu. Sakatlık nedeniyle maçın sonlarına doğru yapacağı değişikleri daha önceye almasına sebebiyet verdi. Almanya yenilgisi ile birlikte her zaman yaptığımız gibi bardağın boş tarafına bakarak çok şey kaybettiğimizi düşünenler çoğunlukta, burada esas felaket Salı günü yapılacak maçta puan kaybı ile olur. Cuma akşamki yenilginin Hiddink'in planını bozduğunu düşünmüyorum.

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...