17 Ağustos 2010 Salı

Gruplara Kal….


Maçtan sonra genel yorumları izlediğimizde herkesin ortak fikri evet Beşiktaş'ta birşeyler var AMA (bu ama özellikle maçtan çıkıp Q7'nin gölünün tadına varmak isteyenlerin özellikle gözüne sokuluyor) daha doğru düzgün bir takım ile karşılaşmadı, zor takıma karşı ne yapacak bir görelim. Şimdi insan bu yorumları dinleyince bir an kendini düşünmekten alıkoyamıyor, ben bizim nice maçlarımızı seyretttim Avrupa'nın birçok zayıf diye adlandırdığımız takımına karşı, göbeğimiz ortadan ikiye ayrılıyordu İnönü'de bile galip gelmeye çalışırken. Geçmişi bilmeyen bir insan bu yorumları dinleyince zanneder ki bu takım her sene Avrupa kupalarında final, yarı finalden aşağı düşmüyor. Tabi aynı güzide yorumcularımızın ilk oynadığı maçtan sonra Hilbert'i de gidecekler arasında saydıklarından ben artık söylediklerine çok fazla da itibar etmiyorum.

Dün akşamki Beşiktaş takımı ki ikinci yarının sonlarına doğru %71 - %29 topla oynama oranını yakaladı, oynayacağı futbolun şekli konusunda bir miktar işaretler vermeye başldı. Orta sahada ayağı iyi top yapan ve ağırlıklı olarak topa saahip olmayı düşünen, bol bol pas yapan ve özellikle her iki kanadını da aktif olarak kullanmak isteyen bir takım görüntüsü verecek. Burada benim iki nokta dikkatimi çekiyor;

  1. Özellikle kanat beklerimiz İbrahim – İsmail – Erhan ve Ekrem ne yazık ki Schuster'in özlem duyduğu profile tam olarak uymuyor. Schuster'in aradığı bek tipi daha çok Gökhan Gönül o da ne yazık ki Türkiye'de sadece Fenerbahçe'de var. Dünkü maça baktığımızda Ekrem Erhan'dan daha verimli olsada o bölge için beklentiyi %100 karşılayacak özelliklere sahip değil. Ama eldeki malzemeler bunlar olduğu için oradan maksimum fayda alınmaya çalışılacak.
  2. Schuster'in takımda en çok önem verdiği nokta ortadaki üçlü, burarının ilk üç alternatifi Necip – Guti ve Ernst. Bu üçlüde her hangibir sıkıntı olmadığı gibi Schuster'in oynatmak istediği oyun için çok doğru tercihler. Bu noktada oynanacak maç maratonunun uzunluğu düşünülünce burada kullanılacak alternatif isimler önem kazanıyor. Alternatif olarak sayacağımız isimler Delgado – Tabata - Uğur – Fink. Delgado daha çok bu üçlüde oyun planı içinde forvete daha yakın orta saha olarak görev alabilir, Necip'in alternatifi olarak oynadığı maçlarda özellikle fazla top kaybı alışkanlığı ve defansif özelliklerinin azlığı nedeniyle o bölgede alternatif olamayacağını gösterdi. Görece daha zayıf maçlarda ilk onbir veya maçın 60 – 70. dakikalarından sonra Guti'nin alternatifi olarak oynayacağını düşünüyorum. Tabata içinde benzer bir durum geçerli. O da bu kadro içinde Guti'nin yedeği durumunda, Schuster onu bazı maçlarda kanat alternatifi olarak da denedi ancak o bölge de pek başarılı olduğunu söylemek çok zor. Uğur ile ilgili olarak aslında orta sahadaki ikinci Türk alternatif olarak şansı oldukça yüksek olmasına ramen bu yedi kişi arasında sıralamada en altta geliyor. Hatta kendisi yabancı olsa muhtemelen kontenjan nedeniyle ilk gönderilecek oyuncu olurdu şu anda kadroda olmasının tek sebebi cebinde taşıdığı TC Nufüs Cüzdanı. Fink konusunda ise ben bir çok kişinin aksine bu bölgede Necip ve Ernst'in yedeği olabilecek tek alternatif olduğunu düşünüyorum. O nedenle de kontenjan nedeniyle gönderilmesinin doğru olmadığını düşünüyorum. Schuster'in orta saha organizasyonu içinde Nihat'ın da zaman zaman Guti'nin alternatifi olarak forvet arkası orta saha görevini üstleneceğini düşünürsek buradan gönderilecek oyuncunun maalesef Tabata olması gerektiğini düşünüyorum.

Çok kısa da dünkü oyunundan sonra basının göndermekten vazgeçtiği Hilbert'ten bahsetmek gerektiğini düşüyorum. Hilbert Schuster'in kanat oyuncuları alternatifleri içinde savunmaya en fazla katkı veren oyuncu o nedenle zorluk seviyesi yüksek maçlarda kanat opsiyonu olarak onu ilk olarak kullanacağını düşünüyorum. Kaldı ki Hilbert'in negatif olarak değerlendirildiği maçlarda Erhan ile birlikte oynadığının da altını çizmek istiyorum. Dün akşam Hilbert Ekrem ile iyi bir uyum içinde bulunarak zaman zaman ter kanattan gelen ataklarda içeriye kat ederek Bobo'yu destekleyen bir profil çizdi. Zaten Hilbert'in CV'si kendsinin o kadar da kolay harcanmaması gerektiğini gösteren önemli bir çizelge. Açıkçası ben bile doğduğumdan beri İstanbul'da olmama ramen bu yaz kadar uykusuz geçirdiğim günü hatırlamıyorum, adam Almanya gibi mevsim koşullarını hepimizin bildiği yerden geldi adapte olamaması gayet normaldir. Tabi bir sürü kişinin Q7, Guti nasıl bu kadar kısa sürede adapte oldu dediğinizi duyar gibiyim ama onların insan evladı olduğuna dair elinizde bir kanıt var mı?

Hiç yorum yok:

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...